His death is a great loss.
- Onun ölümü büyük bir kayıptır.
People suffered heavy losses in the eruptions.
- İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.
I will find you your lost ring.
- Sana kayıp yüzüğünü bulacağım.
Between sobs, that lost girl said her name.
- O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
He is regarded as missing.
- O, kayıp olarak kabul ediliyor.
I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
- Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
All my books are gone.
- Tüm kitaplarım kayıp.
Tom has been gone almost a week.
- Tom neredeyse bir haftadır kayıp.
A lost dog strayed into our neighborhood yesterday.
- Kayıp bir köpek dün bizim çevreye girdi.
A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.
- Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.
There have been no reports of casualties.
- Hiç kayıp raporu yoktu.
No other casualties have been reported.
- Başka hiçbir kayıp rapor edilmedi.
Where is the lost and found?
- Kayıp eşya bürosu nerede?
They all looked for the lost child.
- Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.