kayıplar

listen to the pronunciation of kayıplar
التركية - الإنجليزية
casualties

There might be casualties. - Can kayıpları olabilir.

After a battle casualties are usually heavy. - Bir savaştan sonra kayıplar genellikle ağırdır.

plural form of casualty

On July 8, an American C-47 crashed into a mountain west of Wiesbaden, killing everyone on board, the mission's first casualties.

The collective tally of injuries and fatalities of an event
{i} people killed or injured in war or in disasters, losses
a military person lost through death, wounds, injury, sickness, or capture
A broad term encompassing those killed or wounded in action, those who later died of their wounds, those missing in action and those taken as prisoners of war
Those wounded or dead in the war
Casualties are unit losses caused mainly by fire or melee combat As units take casualties (also called "kills"), they lose stands
plural of casualty
kayıp
loss

Bill took the blame for the loss. - Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.

People suffered heavy losses in the eruptions. - İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

kayıp
lost

Who has found a lost dog? - Kayıp bir köpeği kim buldu?

They gave him up for lost. - Onlar onu kayıp kabul ettiler.

kayıplar,yitikler
loss, loss of
kayıplar listesi
casualty list
kayıp
(Askeri) missing

I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing. - Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.

I found my car missing. - Arabamı kayıp buldum.

kayıp
gone

Tom has been gone all night. - Tom bütün gece kayıp.

All my books are gone. - Tüm kitaplarım kayıp.

beklenen kayıplar
expected loss
ekonomik kayıplar
economic losses
kayıp
stray

A lost dog strayed into our neighborhood yesterday. - Kayıp bir köpek dün bizim çevreye girdi.

kayıp
loss of

A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive. - Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.

kayıp
(İnşaat) dissipation
kayıp
(Ticaret) waste
kayıp
(Askeri) casualties

We can't afford any more casualties. - Biz daha fazla kayıpları göze alamıyoruz.

After a battle casualties are usually heavy. - Bir savaştan sonra kayıplar genellikle ağırdır.

kayıp
casualty
kayıp
lacking
kayıp
disadvantage
kayıp
deprivation
kayıp
the lost

I found the lost ball in the park. - Kayıp topu parkta buldum.

They all sought for the lost child. - Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.

kayıp
decrement
kayıp
loss; casualties; disadvantage; lost, missing
kayıp
lost person; lost thing
kayıp
(ölüm) bereavement
kayıp
sacrifice
kayıp
(Askeriye) soldier reported as missing in action
kayıp
lost, missing
kayıp
forfeit
kayıp
burton
sivil kayıplar
civilian casualties
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) zâyiât
kayıp
Yitik, zayi
kayıp
Yitme, yitim
kayıplar
المفضلات