Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

kavurma

listen to the pronunciation of kavurma
التركية - التركية
Kavurmak işi
Kendi yağıyla pişirilip kavrulduktan sonra yenen veya dondurulup saklanan et
Kendi yağıyla pişirilip kavrulduktan sonra yenen veya dondurulup saklanan et: "Sinide haşlanmış ve ikiye kesilmiş yumurtalar, yeşil soğanlar, tulum peynirleri, kavurmalar vardı."- T. Buğra
Tencerede pişirilip kendi yağıyla kızartıldıktan sonra dondurulup saklanan et
Kavrulmuş olan
çiliğani
sızgıt
kavurmak
Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
kavurmak
Kurutmak; yakmak
kavurmak
Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak. Çok üzmek, yakmak, mahvetmek: "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır."- H. R. Gürpınar
kavurmak
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
kavurmak
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek: "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız."- S. Birsel
kavurma
المفضلات