In Japan, attendance at elementary and junior high school is compulsory.
- Japonya'da ilk ve orta okula katılmak zorunludur.
Attendance is compulsory for all members.
- Katılmak bütün üyeler için zorunludur.
Tom tried to prevent Mary from joining the army.
- Tom Mary'nin orduya katılmasını engellemeye çalıştı.
We have no objection to your joining us in our club.
- Kulübümüzde bize katılmanıza itirazımız yok.
I will be happy to attend your party.
- Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.
Why are you going to Japan? To attend a conference in Tokyo.
- Neden Japonya'ya gideceksin? Tokyo'da bir konferansa katılmak için.
I live on the top floor of a six storey apartment block.
- Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
- Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
Whenever Beth's parents have guests, she wants to join their adult talk.
- Beth'in ebeveynlerinin ne zaman misafirleri olsa, o, yetişkinlerin konuşmasına katılmak ister.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
They want to participate in the Olympic Games.
- Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.
Tom never said he wanted to participate.
- Tom katılmak istediğini asla söylemedi.
Tom folded his clothes and put them in his suitcase.
- Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
The library is on the 4th floor.
- Kütüphane 4. kattadır.
A fire broke out on the fifth floor.
- Beşinci katta bir yangın patlak verdi.
The photo he showed added color to his story.
- Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
Tom's knee hurts when he walks up or down stairs.
- Yukarı veya alt kata yürürken Tom'un dizi acıyor.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
They want to participate in the Olympic Games.
- Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.
Please give us a call now if you want to participate in the workshop!
- Çalıştaya katılmak istiyorsanız lütfen şimdi bizi arayın.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
She knows ten times as many English words as I do.
- O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
Tom has agreed to attend.
- Tom katılmak için anlaştı.
I'm afraid I have to agree with Tom's analysis.
- Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.
Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance.
- Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.
I want to get involved in politics.
- Siyasete katılmak istiyorum.
I want to get involved in politics.
- Siyasete katılmak istiyorum.
We don't like to get involved.
- Katılmaktan hoşlanmıyoruz.
I have to agree with this.
- Buna katılmak zorundayım.
I'm afraid I have to agree with Tom's analysis.
- Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.
The house needs a new coat of paint.
- Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.
They put a coat of paint on the chair.
- Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.
Do you have a flat or a house?
- Bir katınız mı yoksa bir eviniz mi var?
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
This morning there was a thick layer of frost.
- Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.
Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting.
- Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.
I wanted to take part in the party but I couldn't.
- Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
We'll have to double our budget for next year.
- Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
Please feel free to join in.
- Lütfen katılmak için çekinmeyin.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
For myself, I would like to take part in the game.
- Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
What club would you like to join?
- Hangi kulübe katılmak istersiniz?
Whoever wants to join our club will be welcome.
- Kulübümüze katılmak isteyen herkes kabul edilecek.
A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.
During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.