تعريف katı' في التركية الإنجليزية القاموس.
- katı
- stiff
I felt a little stiff.
- Ben biraz katı hissettim.
Beat the egg whites until stiff.
- Yumurta beyazlarını katılaşana kadar çırpın.
- katı cisim
- solid
- katı
- strict
My parents are very strict.
- Ebeveynlerim çok katı.
We have very strict guidelines here.
- Burada çok katı yönetmeliklerimiz var.
- katı
- solid
Matter can exist as a solid, liquid, or gas.
- Madde katı, sıvı veya gaz olarak bulunabilir.
Water is liquid. When it freezes, it becomes solid.
- Su sıvıdır. Donduğu zaman, katılaşır.
- katı
- hard
She is always hard at work.
- O, iş yerinde her zaman katıdır.
Tom was hard on Mary.
- Tom Mary'ye karşı katıydı.
- katı
- firm
Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
- Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- katı
- stern
- katı
- rigid
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
- katı bir biçimde
- strictly
- katı
- fold
- katı (yumurta)
- (Gıda) hard-boiled
- katı cisimler fiziği
- Solid-state physics
- katı madde
- solids
- katı
- steel
- katı
- sclerous
- katı
- ironclad
Tom has an ironclad alibi.
- Tom'un katı bir mazereti var.
- katı
- hard boiled
- katı
- square
Tens of thousands of people gathered in Saint Peter's Square on Sunday morning, despite the cold and the rain, to take part in Solemn Mass with Pope Francis in celebration of Easter.
- On binlerce insan soğuk ve yağmura rağmen Paskalya kutlamasında Papa Francis ile Dindar Kütleye katılmak için pazar sabahı Aziz Petrus Meydanında toplandı.
- katı
- emphatic
- katı
- hard and fast
- katı
- hard line
- katı
- gizzard (of birds)
- katı
- hard, stiff, rigid; hard, tough; solid; (yumurta) hard-boiled; strict, severe, stern; callous, unfeeling
- katı
- steely
- katı
- emphatical
- katı
- callous
- katı
- insensitive
- katı asıltı
- suspension
- katı atık
- solid waste
- katı bir şekilde yönetmek
- rule with a rod of iron
- katı bir şekilde yönetmek
- rule with an iron fist
- katı bir şekilde yönetmek
- rule with an iron hand
- katı cisim
- solid body
- katı cisimler fiziği
- solid state physics
- katı disiplin uygulamak
- keep a firm hand on
- katı durum kimyası
- solid state chemistry
- katı durumdan gaz durumuna geçirmek
- sublimate
- katı elektrolit
- solid electrolyte
- katı eğrisi
- solidus curve
- katı geometri
- solid geometry
- katı hacim ölçüsü
- solid measure
- katı hal
- solid state
- katı hal fiziği
- solid-state physics
- katı haldeki
- solid state
- katı hale getirmek
- solidify
- katı kalpli
- unfeeling
- katı madde
- solid matter, solid
- katı maddeler
- solids
- katı nesnelerin oylumunu ölçme aleti
- stereometry
- katı olma
- inelasticity
- katı surette
- decisively
- katı söz
- harsh word
- katı tutum
- hard line
- katı yakıt
- solid fuel
- katı yağ
- solid lubricant
- katı yumurta
- hard boiled egg
- katı yürekli
- hard-hearted, callous, heartless
- katı yürekli
- obdurate
- katı yürekli
- insensitive
- katı yürekli
- coldhearted
- katı yürekli
- hard hearted
- katı yürekli
- unrelenting
- katı yüreklilik
- rockiness
- katı yüreklilik
- hardness
- katı yüreklilik
- obduracy
- katı yüreklilikle
- coldheartedly
- katı çözelti
- solid solution
- katı çözünürlüğü
- solid solubility
- çatı katı
- attic
The attic is full of boxes.
- Çatı katı kutularla doludur.
Tom has a big box of stuff in my attic.
- Tom'un çatı katımda büyük bir eşya kutusu var.
- iki katı
- twice
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
Your room is twice the size of mine.
- Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- çatı katı
- 1. penthouse. 2. attic, garret, loft
- apartman katı
- story
- apartman katı
- flat
- apartman katı
- apartment
- apartman katı
- storey
- bodrum katı
- basement story
- bodrum katı
- basement floor
- boya katı
- coat
- iki katı
- as much again
- iki katı
- two times more
- iki katı
- dbl
- iki katı
- double
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
The population has doubled in the last five years.
- Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
- sekiz katı
- eight fold
- zemin katı
- first floor
- zemin katı
- (İnşaat) ground story
- üç katı
- three times
- üç katı
- triple
- çatı katı
- loft
- çatı katı
- garret
- çatı katı
- penthouse
- göğün dokuncu katı
- solid sky dokuncu
- tanrı katı
- god times
- altı katı
- sixfold
- ana taşıma katı
- main haulage level
- apartman katı
- flat, apartment
- beş katı
- quintuplicate
- bin katı
- a thousandfold
- bin katı
- millifold
- bodrum katı
- basement
Tom discovered two dead bodies in his basement.
- Tom bodrum katında iki ceset keşfetti.
There's a laundromat in the basement of our apartment building.
- Bizim apartmanın bodrum katında bir çamaşırhane var.
- daha katı
- stiffer
- dilim katı
- (Madencilik) sublevel
- dokuz katı
- ninefold
- dört katı
- quadruple
Overdose deaths from opioids have nearly quadrupled since 1999.
- Morfin türevi ilaçlardan gelen aşırı doz ölümleri 1999'dan beri yaklaşık dört katına çıktı.
Sales of prescription opioids in the United States have nearly quadrupled from 1999 to 2014.
- Amerika Birleşik Devletlerinde reçeteli morfin türevi ilaçların satışları 1999'dan 2014'e kadar neredeyse dört katına çıktı.
- düzenli katı çözelti
- (İnşaat) ordered solid solution
- giriş katı
- ground floor
- güç katı
- power stage
- haşlanmış katı yumurta
- hard boiled egg
- ihraç katı
- winding level
- iki katı
- two times
- iki katı
- twofold
- iki katı
- double the amount of
- iki katı
- twice as much
Tom swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Tom, en az onun eşinin iki katı kadar yediğine yemin etti.
Tom earns twice as much as Mary.
- Tom Mary'nin iki katı kadar çok kazanır.
- iki katı double
- the amount of
- kristal katı
- crystalline solid
- kupkuru katı
- (Gıda) bone-dry solid
- kupkuru katı
- (Gıda) bone dry solid
- makas ana katı
- main leaf
- menfur şekilde katı kuralcı
- wowser
- mutfak katı
- kitchen story
- on katı yapmak
- decuple
- servis katı
- mechanical floor
- sürücü katı
- driver stage
- taraça katı
- penthouse
- teras katı
- penthouse
- tesisat katı
- mechanical floor
- tesisat katı
- (İnşaat) installation story
- yedi katı
- seven times (more)
- yirmi katı
- twenty times (more)
- yüreki katı
- hardhearted
- yüz katı
- centuple
- yüz katı
- centuplicate
- zemin katı
- ground floor
- zemin katı
- ground floor, basement, first floor
- çıkış katı
- final stage
- üretim katı
- working level
- üç katı
- threefold