kasten

listen to the pronunciation of kasten
التركية - الإنجليزية
on purpose

You're doing it on purpose! - Bunu kasten yapıyorsun!

The boy stepped on my foot on purpose. - Çocuk kasten ayağıma bastı.

deliberately

I am deliberately speaking loudly. - Kasten yüksek sesle konuşuyorum.

Tom is being deliberately deceptive. - Tom kasten aldatıcı oluyor.

intentionally

You are saying you intentionally hide your good looks? - Güzel görünüşünü kasten gizlediğini söylüyorsun.

This page is intentionally left blank. - Bu sayfa kasten boş bırakılmıştır.

consciously
deliberately, intentionally, on purpose
maliciously
by design
knowingly

Tom and Mary nod at each other knowingly. - Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.

intentionally, deliberately, purposely, on purpose, by design, knowingly
of malice aforethought
purposely
studiedly
willfully
with malice prepense
wilfully
with malice aforethought
wittingly
of malice prepense
deliberate

Tom is being deliberately deceptive. - Tom kasten aldatıcı oluyor.

Tom realized Mary was deliberately avoiding him. - Tom Mary'nin kendisinden kasten kaçındığını fark etti.

purposefulness
designedly
purposeful
knowing

Tom and Mary nod at each other knowingly. - Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.

purpose

Tom broke the window on purpose. - Tom kasten camı kırdı.

Tom didn't do it on purpose. - Tom bunu kasten yapmadı.

witting
kasten yapmak
To do it deliberately
kasten adam öldürme
wilful murder
kasten adam öldürme
willful murder
kasten el vermek
(iskambil) underplay
kasten yanlış haber verme
disinformation
kasten öldürmek
murder
vücutta kasten açılan yara
self inflicted wounds
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) bile bile, isteyerek
Kasıtla, bile bile ve isteyerek: "Fakülteye giderken kasten kaçırırdım otobüsü."- Ç. Altan
Kasıtla, bile bile ve isteyerek
kasten
المفضلات