His mistake was intentional.
- Onun hatası kasıtlıydı.
I'm sure that wasn't intentional.
- Onun kasıtlı olmadığına eminim.
He told deliberate lies.
- O, kasıtlı yalanlar söyledi
He deliberately kept on provoking a confrontation.
- O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
Did you do that purposely?
- Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
You purposely gave the wrong answer, didn't you?
- Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
His mistake was intentional.
- Onun hatası kasıtlıydı.
He broke the window intentionally.
- O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
His mistake was intentional.
- Onun hatası kasıtlıydı.
Tom made this mistake intentionally.
- Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
He deliberately broke the glass.
- O, camı kasıtlı olarak kırdı.
Fadil killed Layla very deliberately.
- Fadıl, Leyla'yı kasıtlı olarak öldürdü.
You're intentionally throwing the game.
- Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.
He broke the window intentionally.
- O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
Did you do that purposely?
- Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
You purposely gave the wrong answer, didn't you?
- Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
The clown fell down on purpose.
- Palyaço kasıtlı olarak düştü.
Susan broke the dish on purpose to show her anger.
- Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.
His mistake was intentional.
- Onun hatası kasıtlıydı.
Tom made this mistake intentionally.
- Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.