تعريف karşılıklı في التركية الإنجليزية القاموس.
- mutual
Friendship consists of mutual understanding.
- Dostluk karşılıklı anlayışla oluşur.
We solved the problem by mutual concessions.
- Biz karşılıklı ödünlerle sorunu çözdük.
- reciprocal
- reciprocal, mutual; facing one another; corresponding; mutually; alternatively
- opposed
- mutual, reciprocal
- reciprocating
- opposing
- tete a tete
- conjugate
- opposite
- opposite, facing one another
- inter
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
Find mutual interests, and you will get along with each other.
- Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- (Hukuk) mutual Karşılıklı Adli Yardımlaşma Sözleşmesi MLA Sözleşmesi - Avrupa Birliğine Üye
- (Askeri) bilateral
- interactively
- synergic
- mutually
Marriage should be mutually and infinitely educational.
- Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.
I think it's mutually beneficial.
- Bence bu karşılıklı olark yararlı.
- reciprocatory
- reciprocative
- correlative
- {i} corresponding
- countersigned
- alternate
- correspondent
- karşılık
- response
- karşılık
- provision
- karşılıklı etkilemek
- interact
- karşılıklı konuşma
- dialogue
- karşılıklı olmak
- reciprocate
- karşılıklı yapmak
- reciprocate
- Karşılıklı tanışıklık
- mutual acquaintance
- karşılıklı anlaşma
- mutual agreement
- karşılıklı olarak arkadaşça konuşma,sohbet
- mutually friendly conversation, chat
- Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi
- (Hukuk) (COMECON) Council for Mutual Economic Assistance (COMECON/CMEA)
- Karşılıklı sorumluluk Dairesi
- (Askeri) Office of Collateral Responsibility
- karşılıklı alıp verme
- exchange
- karşılıklı alıp vermek
- exchange
- karşılıklı anlaşarak
- by mutual agreement
- karşılıklı anlaşma ile
- by mutual agreement
- karşılıklı aşk
- mutual love
- karşılıklı bahsetmek
- swap
- karşılıklı bahsetmek
- swop
- karşılıklı bağımlı
- mutually dependent
- karşılıklı bağımlılık
- (Hukuk) interdepence
- karşılıklı benzeşme ling
- mutual assimilation
- karşılıklı dava
- setoff
- karşılıklı dayanışma
- interdependence
- karşılıklı değişme
- reciprocation
- karşılıklı değiştirme
- swop
- karşılıklı değiştirme
- swap
- karşılıklı değiştirmek
- reshuffle
- karşılıklı endüktans
- mutual inductance
- karşılıklı etki
- reciprocation
- karşılıklı etkili olan
- synergistic
- karşılıklı fedakârlık
- give and take
- karşılıklı fedakârlık
- give-and-take
- karşılıklı güven
- (Hukuk) mutual trust
- karşılıklı haberleşme
- two way communication
- karşılıklı iki sayfa
- folio
- karşılıklı iletkenlik
- mutual conductance
- karşılıklı ilişki
- interrelation
- karşılıklı ilişki
- reciprocal relationship
- karşılıklı ilişki
- intercommunion
- karşılıklı ilişki
- correlation
- karşılıklı ilişki
- reciprocation
- karşılıklı indüksiyon
- mutual induction
- karşılıklı işlerlik değerlendirme raporu
- (Askeri) interoperability assessment report
- karşılıklı işlerlik karar destek sistemi
- (Askeri) interoperability decision support system
- karşılıklı konuşma
- duologue
- karşılıklı konuşma
- dialog
- karşılıklı mahvolma
- (Hukuk) mutually assured destruction
- karşılıklı okunan ilâhi
- antiphony
- karşılıklı olarak
- mutually
Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.
- Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir.
Marriage should be mutually and infinitely educational.
- Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.
- karşılıklı olarak
- face to face
- karşılıklı olarak
- reciprocally
- karşılıklı olarak
- one another
- karşılıklı olarak
- vice versa
Everybody knows that he likes her and vice versa.
- Onun onu sevdiğini herkes bilir ve karşılıklı olarak.
- karşılıklı olarak yapma
- exchange
- karşılıklı olarak yapmak
- exchange
- karşılıklı olma
- reciprocity
- karşılıklı oynamak
- (poker) whipsaw
- karşılıklı pohpoh
- back scratching
- karşılıklı pohpoh
- back slapping
- karşılıklı sefer
- shuttle service
- karşılıklı sefer
- shuttle
- karşılıklı sevgi
- mutual love
- karşılıklı sigorta
- mutual insurance
- karşılıklı suçlama
- recrimination
- karşılıklı taahhüt
- agreement, mutual agreement
- karşılıklı tanı ma
- (Hukuk) (n) mutual recognition
- karşılıklı tanıma
- (Hukuk) mutual recognition
- karşılıklı tanıma ilkesi
- (Hukuk) principle of mutual recognition
- karşılıklı teminat
- collateral
- karşılıklı tercihli rejim
- (Hukuk) mutual preferential regime
- karşılıklı ticareti serbestleştirme
- (Hukuk) reciprocal trade liberalization
- karşılıklı ve dengeli güç indirimi
- (Hukuk) mutual and balanced force reduction (MBFR)
- karşılıklı yapraklar
- opposite leaves
- karşılıklı yarar
- (Hukuk) mutual advantage
- karşılıklı yararlı etkiler
- (Hukuk) mutually beneficial effects
- karşılıklı yardım
- mutual assistance
- karşılıklı yargılama
- (Hukuk) reciprocal application
- karşılıklı yağ çekme
- back scratching
- karşılıklı yağ çekme
- back slapping
- karşılıklı yer değiştirmek
- (for two officials) to exchange posts
- karşılıklı çekim
- mutual attraction
- karşılıklı çıkar
- (Hukuk) mutual benefit
- karşılıklı ödün verme
- half measure
- karşılıklı özveri
- give-and-take
- karşılık
- counterpart
- karşılık
- equivalent
A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes.
- Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.
- karşılık
- reply
Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
- Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
- karşılık
- response, reaction; answer, response, reply, acknowledgement; reciprocity; equivalent, counterpart; recompense, compensation, allowance; reward, consideration
- karşılık
- {i} counter
He countered their proposal with a surprising suggestion.
- O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.
- karşılık
- payoff
- karşılık
- remuneration
- karşılık
- {i} reward
- karşılık
- (Bilgisayar) feedback
- karşılık
- (Kanun) reserve
- karşılık
- (Ticaret) rejoinder
- karşılık
- (Ticaret) collateral
- karşılık
- price
- karşılık
- comeback
- karşılık
- (Ticaret) request
- karşılık
- (Havacılık) in turn
- karşılık
- quid pro quo
- karşılık
- cash cover
- karşılık
- retribution
- karşılık
- answerback
- karşılık
- repayment
- karşılık
- retort
He retorted immediately.
- O, derhal karşılık verdi.
- karşılık
- redress
- karşılık
- riposte
- karşılık
- consideration
- karşılık
- reciprocation
- Askeri Güçlerin Karşılıklı ve Dengeli İndirimi Müzakereleri
- (Hukuk) Mutual and Balanced Forces Reductions Negotiations
- Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi, 1959
- (Hukuk) European Convention on Mutual Assistance in Criminal Matters, 1959
- Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesine Ek Protokol, 1978
- (Hukuk) Additional Protocol to the European Convention on Mutual Assistance in Criminal Matters, 1978
- Devletler arasında karşılıklı adli yardımlaşma sözleşmesi)
- (Hukuk) Mutual Legal Assistance ConventionMLA Convention - Convention on mutual assistance in criminal matters between the Member States of European Union
- Müttefik Bilgi Sistemleri Karşılıklı İşlerlik Ajanlığı
- (Askeri) Allied Data Systems Interoperability Agency
- Müşterek Taktik Komuta ve Kontrol Sistemlerinin Karşılıklı İşlerliği
- (Askeri) Joint Interoperability of Tactical Command and Control Systems
- Müşterek Taktik Komuta ve Kontrol Sistemlerinin Karşılıklı İşlerliği (JINTACCS)
- (Askeri) Joint Interoperability of Tactical Command and Control Systems (JINTACCS) automated message preparation system
- NATO Karşılıklı Destek Kanunu
- (Askeri) North Atlantic Treaty Organization (NATO) Mutual Support Act
- antlaşmaların karşılıklı bozulması
- (Hukuk) mutuus disensus
- aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa
- story or advertisement that covers two pages
- aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa
- spread
- açıklayıcı/örnekleyici planlama senaryosu; karşılıklı işlerlik planlama sistemi
- (Askeri) illustrative planning scenario; interoperability planning system
- dalları geniş ve karşılıklı olan
- brachiate
- diplomaların karşılıklı tanınması
- (Hukuk) mutual recognition of diplomas
- işlevsel karşılıklı işlerlik yapısı
- (Askeri) functional interoperability architecture
- karşılık
- opposite, contrary
- karşılık
- return
What does Tom want in return?
- Tom karşılık olarak ne istiyor.
What do I have to do in return?
- Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
- karşılık
- (Hukuk) set-off, counterpart
- karşılık
- response, reply
- karşılık
- recompense
- karşılık
- offset
- karşılık
- response, reaction
- karşılık
- bargain
- karşılık
- counterbalance
- karşılık
- amount paid; equivalent given in return
- karşılık
- payment
- karşılık
- equivalent (of a term)
- karşılık
- as against
- karşılık
- appropriation, designated fund
- karşılık
- provisions
- karşılık
- quittance
- karşılık
- answer
I can't answer for his dishonesty.
- Ben onun sahtekarlığına karşılık veremem.
She knows better than to answer back to him.
- Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
- karşılık
- requital
- karşılık
- wages
- karşılık
- counterweigh
- karşılık
- allowance
- karşılık
- setoff
- karşılık
- quid
- karşılık
- feed back
- karşılık
- alternate
- mesleki niteliklerin karşılıklı tanınması
- (Hukuk) mutual recognition of professional qualifications
- müşterek karşılıklı işlerlik değerlendirme sistemi
- (Askeri) joint interoperability evaluation system
- müşterek karşılıklı işlerlik istihkam teşkilatı
- (Askeri) joint interoperability engineering organization
- müşterek karşılıklı işlerlik test komutanlığı
- (Askeri) joint interoperability test command
- müşterek muharip karşılıklı işlerlik gösterisi K
- (Askeri) joint warrior interoperability demonstration
- onaylama belgelerinin karşılıklı olarak verilmesi
- (Hukuk) exchange of the instruments of ratification
- otomatik karşılıklı yardım gemi kurtarma sistemi
- (Askeri) automated mutual-assistance vessel rescue system
- rasyonalizasyon, standardizasyon ve karşılıklı işlerlik
- (Askeri) rationalization, standardization, and interoperability
- takip karşılıklı ilişkisi
- (Askeri) track correlation
- uluslar arası bilgi programı; karşılıklı işlerlik geliştirme programı
- (Askeri) international information program; interoperability improvement program