karşılığı

listen to the pronunciation of karşılığı
التركية - الإنجليزية
(Ticaret) against
Exposed to
As protection from

He turned the umbrella against the wind.

As counterbalance to
By the time that (something happened); before

He now gave Mrs Deborah positive orders to take the child to her own bed, and to call up a maid-servant to provide it pap, and other things, against it waked.

In contrast and/or comparison with

He stands out against his local classmates.

in opposition or collision with something
in a contrary direction to something
If you compete against someone in a game, you try to beat them. The tour will include games against the Australian Barbarians
If you have something against someone or something, you dislike them. Have you got something against women, Les?
If you do something in order to protect yourself against something unpleasant or harmful, you do something which will make its effects on you less serious if it happens. A business needs insurance against risks such as fire and flood
against In addition to the uses shown below, against is used in phrasal verbs such as `come up against', `guard against', and `hold against'
If you take action against a possible future event, you try to prevent it. the fight against crime I must warn you against raising your hopes
By of before the time that; in preparation for; so as to be ready for the time when
In opposition to, whether the opposition is of sentiment or of action; on the other side; counter to; in contrariety to; hence, adverse to; as, against reason; against law; to run a race against time
in contact with something
If something is against the law or against the rules, there is a law or a rule which says that you must not do it. It is against the law to detain you against your will for any length of time
close by something
If you are moving against a current, tide, or wind, you are moving in the opposite direction to it. swimming upstream against the current ¡Ù with
in competition with something
If you are moving against a current, tide, or wind, you are moving in the opposite direction to it. swimming upstream against the current with
karşılık
response
karşılık
provision
karşılığı olma
equivalence
karşılığı hakkıyla verilmiş
well-compensate
karşılığı bankaca tutulan çek
certified check
karşılığı olmak
correspond
karşılığı verilebilir
repayable
kaza karşılığı
(Ticaret) reserve for accidents
karşılık
counterpart
karşılık
equivalent

A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes. - Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.

karşılık
reply

Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply. - Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.

hizmet karşılığı kazanılan şey
reward
karşılık
response, reaction; answer, response, reply, acknowledgement; reciprocity; equivalent, counterpart; recompense, compensation, allowance; reward, consideration
karşılık
{i} counter

He countered their proposal with a surprising suggestion. - O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.

karşılık
payoff
hizmet karşılığı ödeme
remuneration
karşılık
remuneration
karşılık
{i} reward
imza karşılığı
against signature
karşılık
(Bilgisayar) feedback
karşılık
(Kanun) reserve
karşılık
(Ticaret) rejoinder
karşılık
(Ticaret) collateral
karşılık
price
karşılık
comeback
karşılık
(Ticaret) request
karşılık
(Havacılık) in turn
mevduat munzam karşılığı
(Ticaret) reserve requirement
karşılık
quid pro quo
karşılık
cash cover
karşılık
retribution
karşılık
answerback
karşılık
repayment
karşılık
retort

He retorted immediately. - O, derhal karşılık verdi.

karşılık
redress
karşılık
riposte
karşılık
consideration
-in karşılığı olarak
In exchange of
belirli bir ücret karşılığı
for a certain fee
karşılık
reciprocation
paranın karşılığı
money's worth
amortisman karşılığı
(Ticaret) provision for depreciation
belgeler karşılığı avans
(Ticaret) advance against documents
belgeler karşılığı ikraz
(Ticaret) loan against documents
belgeler karşılığı ödeme
(Ticaret) cash against documents
cenaze masrafı karşılığı
compensation of funeral costs
deprem hasar karşılığı
(Ticaret) provisions for earthquake loss
emeklilik karşılığı
(Ticaret) pension reserve
fidye karşılığı bırakmak
ransom
hasar karşılığı
(Ticaret) policy reserves
hisse karşılığı
(Ticaret) share consideration
hizmet karşılığı ödenen ücret
honorarium
hizmeti karşılığı
(Ticaret) in return for his service
imtiyaz karşılığı
(Hukuk) royalty
ipotek karşılığı
(Ticaret) reserve for encumbiances
ipotek karşılığı avans
(Ticaret) advance on mortgage
ipotek karşılığı borç
mortgage loans
ipotek karşılığı kredi
(Ticaret) loan on mortgage
ipotek karşılığı kredi
(Ticaret) conventional loan
karşılık
opposite, contrary
karşılık
return

Tom wanted something in return. - Tom karşılık olarak bir şey istedi.

What do I have to do in return? - Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?

karşılık
(Hukuk) set-off, counterpart
karşılık
response, reply
karşılık
recompense
karşılık
offset
karşılık
response, reaction
karşılık
bargain
karşılık
counterbalance
karşılık
amount paid; equivalent given in return
karşılık
payment
karşılık
equivalent (of a term)
karşılık
as against
karşılık
appropriation, designated fund
karşılık
provisions
karşılık
quittance
karşılık
answer

I can't answer for his dishonesty. - Ben onun sahtekarlığına karşılık veremem.

The dog answers to the name John. - Köpek John adına karşılık veriyor.

karşılık
requital
karşılık
wages
karşılık
counterweigh
karşılık
allowance
karşılık
setoff
karşılık
quid
karşılık
feed back
karşılık
alternate
kira karşılığı
(Ticaret) provision of rent
maden karşılığı
(Ticaret) metallic cover
makbuz karşılığı
(Ticaret) against receipt
masraf karşılığı
(Ticaret) equalization reserve
rehin karşılığı borç
(Ticaret) debt on pawn
rehin karşılığı borç alan kimse
pawner
rehin karşılığı borç alan kimse
pawnor
rehin karşılığı borç veren kimse
pawnee
rehin karşılığı kredi
(Ticaret) pledged loan
senet karşılığı avans
(Ticaret) advance against bill
senet karşılığı kredi
(Ticaret) bill credit
toprak karşılığı krala hizmet eden soylu
thane
التركية - التركية

تعريف karşılığı في التركية التركية القاموس.

Karşılık
annaç
Karşılık
mukabil
Karşılık
ivaz
Karşılık
(Osmanlı Dönemi) MÜCAZAT
karşılık
Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele: "Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu."- H. R. Gürpınar
karşılık
Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel: "Bir buçuk aylığının karşılığı olan üç yüz lira hatırı sayılır bir para idi."- R. H. Karay
karşılık
Cevap, yanıt
karşılık
Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele
karşılık
Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat
karşılık
Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz
karşılık
Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel
karşılığı
المفضلات