karşı koymak

listen to the pronunciation of karşı koymak
التركية - الإنجليزية
withstand
resist

They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack. - Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.

Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing. - Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.

oppose

It was heroic of them to oppose the enemy. - Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.

stand up to
fight back

We won't hesitate to fight back. - Karşı koymak için tereddüt etmeyeceğiz.

You've got to fight back. - Karşı koymak zorundasın.

confront

Someone has to confront him. - Biri ona karşı koymak zorunda.

Someone has to confront Tom. - Biri Tom'a karşı koymak zorunda.

counter
refuse
stick up to
offer resistance
stand

We need strong leaders who are not afraid of standing up to political correctness. - Bizim politik doğruluğa karşı koymaktan korkmayan güçlü liderlere ihtiyacımız var.

bear against
face up to
dispute
to resist, to withstand, to oppose, to go against sb/sth
counterwork
oppugn
demur
stand out
to oppose, resist, make a stand (against)
face
counteract
set against
fend
contest
stand out against
stand up
mind
cross
deprecate
go against
put against
dissent
countercheck
karşı koyma
{i} opposition
karşı koyma
{i} defiance
karşı koy
withstand
karşı koyma
flout
cesaretle karşı koymak
brave
karşı koy
offer resistance
karşı koy
{f} withstanding
karşı koy
{f} withstood
karşı koyma
counteraction
karşı koyma
resistance

Resistance is futile. - Karşı koymanın faydası yok.

Will there be resistance? - Karşı koyma olacak mı?

cesurca karşı koymak
outbrave
eşit güçle karşı koymak
counterbalance
eşit kuvvetle karşı koymak
equipoise
eşit kuvvetle karşı koymak
counterpoise
eşit kuvvetle karşı koymak
countervail
fırtınaya karşı koymak
weather a storm
karşı koyma
deprecation
karşı koyma
despite
karşı koyma
contraposition
karşı koyma
dissidence
tutuklamaya karşı koymak
(Hukuk) resist arrest (to)
karşı koymak
المفضلات