karşı çıkmadan

listen to the pronunciation of karşı çıkmadan
التركية - الإنجليزية
acquiescently
submissively, yieldingly, compliantly
In an acquiescent manner
karşı çık
oppose

We opposed his plan to build a new road. - Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.

We oppose the government on this matter. - Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.

karşı çık
{f} opposed

Lincoln opposed slavery. - Lincoln köleliğe karşı çıktı.

He's opposed to racial discrimination. - Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.

karşı çık
thwart
karşı çık
go against

Don't go against his wishes. - Onun arzularına karşı çıkma.

karşı çık
antagonise
karşı çık
went against
karşı çık
{f} opposing

Environmentalists are opposing the Keystone XL pipeline. - Çevreciler, Keystone XL boru hattına karşı çıkıyorlar.

They are strongly opposing my proposal. - Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.

karşı çık
controvert
karşı çık
demur
karşı çıkmadan
المفضلات