You should save some money against a rainy day.
- Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
- Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
The exchange rate of the dollar versus the euro has declined.
- Doların Avroya karşı kuru inişe geçti.
They live in the house opposite to ours.
- Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
Whose house is opposite to yours?
- Kimin evi seninkinin karşısında?
There was no counterevidence.
- Hiçbir karşı delil yoktu.
He countered their proposal with a surprising suggestion.
- O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.
Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viral diseases.
- Birçok kişi antibiyotiklerin virüs kaynaklı hastalıklara karşı etkisiz olduklarının farkında değil.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
They behave towards Muslims in a way in which no Muslim would behave towards an unbeliever.
- Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
- Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
They behave towards Muslims in a way in which no Muslim would behave towards an unbeliever.
- Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.
My attitude towards him changed.
- Ona karşı tavrım değişti.
There is no evidence to the contrary.
- Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
Never contradict your elders.
- Asla büyüklerinize karşı söz söylemeyin.
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
We must provide food and clothes for the victims.
- Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.
He joined the opposing team.
- O, karşı takıma katıldı.
I am willing to go on record as opposing nuclear tests.
- Nükleer testlere karşı açıklamaya hazırım.
Tom is facing financial problems.
- Tom mali sorunlarla karşı karşıya.
Tom is facing a challenge.
- Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
He doesn't stand a chance against his opponent.
- Onun rakibine karşı bir şansı yok.
The candidate made wild accusations against his opponent.
- Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.
He's opposed to racial discrimination.
- O, ırksal ayrımcılığa karşı çıktı.
We opposed his plan to build a new road.
- Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
I've met that girl before.
- Daha önce o kızla karşılaştım.
He said that he had met her a week before.
- O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
You may disagree with and venture to question me, but remember, the feeling's mutual.
- Sen katılmayabilirsin ve beni sorgulamaya cesaret edebilirsin ama hatırla, duygu karşılıklıdır.
John Rutledge disagreed strongly.
- John Rutledge şiddetle karşı çıktı.
Compare your translation with the one on the blackboard.
- Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
One problem translators face is that sometimes the source document is poorly written.
- Çevirmenlerin karşılaştığı bir sorun kaynak belgenin kötü yazılmasıdır.
In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
- Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
I'm sorry, but I am opposed to this project.
- Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
Tom is opposed to the plan.
- Tom plana karşı çıkıyor.
I am against this project.
- Ben bu projeye karşıyım.
If God is with us, then who can be against us?
- Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
People should be honest with one another.
- İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
- Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing.
- Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.
It was heroic of them to oppose the enemy.
- Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
I find them irresistible.
- Onları karşı konulamaz buluyorum.
I find him irresistible.
- Onu karşı konulamaz buluyorum.
We won't hesitate to fight back.
- Karşı koymak için tereddüt etmeyeceğiz.
You've got to fight back.
- Karşı koymak zorundasın.
Someone has to confront him.
- Biri ona karşı koymak zorunda.
Someone has to confront Tom.
- Biri Tom'a karşı koymak zorunda.
I was face to face with my parents' murder.
- Ben anne ve babamın katili ile karşı karşıyaydım.
The teacher and I sat down face to face.
- Öğretmen ve ben karşı karşıya oturduk.
I know how overwhelming it can be.
- Bunun ne kadar karşı konulmaz olabileceğini biliyorum.
Those who are terrorists for some, are resistance for others.
- Bazıları için terörist olanlar diğerleri için karşı koymadır.
Will there be resistance?
- Karşı koyma olacak mı?
We need strong leaders who are not afraid of standing up to political correctness.
- Bizim politik doğruluğa karşı koymaktan korkmayan güçlü liderlere ihtiyacımız var.
You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
- Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
- Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.