karış

listen to the pronunciation of karış
التركية - الإنجليزية
span

I often confuse Spanish vowels. - İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

span, hand span
butt in

The last thing I want to do is butt in. - Yapmak istediğim son şey karışmaktır.

horn in
{f} interfering
interfere

Bob told Jane not to interfere in his personal affairs. - Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.

You have no right to interfere in other people's affairs. - Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.

embroil

They did not wish to become embroiled in the dispute. - Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

meddle

Don't meddle in his affairs. - Onun işlerine karışmayın.

He has no right to meddle in our family's problems. - Onun bizim ailenin sorunlarına karışma hakkı yoktur.

{f} meddling

Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother. - Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.

I don't have any intention of meddling into your affairs. - Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.

intermingle
interlope
karış karış
Inch by inch
karış karış
1. every inch (of a place). 2. over every inch (of it). 3. with a fine-tooth comb, very carefully
karış karış
every inch of, inch by inch
karış karış bilmek
to know every inch of (a place)
karış karış dili var
(Konuşma Dili) He's/She's very sassy
aklı bir karış havada
flighty
bir karış
A mixed
aklı bir karış havada
light-headed
aklı bir karış havada olmak
to have one's head in the clouds
aklı bir karış havada olmak
have one's head in the clouds
akılı başından bir karış yukarı/yukarıda
impulsive, rash, impetuous (someone) who does the first thing that comes into his head
altı karış beberuhi
shorty
ağzı bir karış açık kalmak
to bowl over
surat bir karış
sour-faced; annoyed-looking; angry-looking; grim-looking
التركية - التركية
Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık: "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti."- H. R. Gürpınar
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, baş parmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
Beddua, lanet
işkembe
karış karış
Bir şeyi her yönüyle, inceden inceye, hiçbir tarafını ihmal etmeksizin
bir karış
Çok az
bir karış
Çok kısa
karış
المفضلات