kapsül

listen to the pronunciation of kapsül
التركية - الإنجليزية
{i} capsule

This building is a capsule hotel lodging men and women. - Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

Sami emptied the poisonous capsules into Layla's drink. - Sami zehirli kapsülleri Leyla'nın içkisine boşalttı.

primer
detonating cap
capsular
cyst
module
(Botanik) , med., chem., (Anatomi) , space capsule
percussion cap, cap
cachet
(Askeri,Avcılık) percussion cap
(Askeri) fuze
capsula
detonator
bolus
kapsül parçası
(Shoe) Eyestay
elektrikli kapsül
(Madencilik) electric blasting cap
elektrikli kapsül
(Madencilik) electric detonator
gecikmeli kapsül
(Askeri) delayed detenator
gecikmeli kapsül
delayed detonator
gecikmeli kapsül
(Madencilik) delayed action fuse
internal kapsül
(Tıp) internal capsule
köprülü kapsül
bridge wire detonator
rahim içi kapsül
(Tıp) intrauterine capsule
التركية - التركية
Koruncak
Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap
Kabukları kendiliğinden çatlayan bütün kabuklu kuru meyveleri kapsayan terim
Kimi bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
Oturma mobilyalarının, masa, sehpa gibi eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
Laboratuvarlarda kullanılan yarımküre biçimindeki kap
Bazı bitkilerde içinde tohumları taşıyan kuru kabuk
Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
Şişe kapağı
Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
kapsül
المفضلات