kanunlaştırma

listen to the pronunciation of kanunlaştırma
التركية - الإنجليزية
legalization
enaction
(Hukuk) adoption
legislation
enactment
kanun
code

The Code of Hammurabi is one of the world's most ancient legal codes. - Hammurabi kanunu dünyanın en eski yasal kanunlarından biridir.

You must know the highway code. - Karayolları trafik kanununu bilmelisin.

kanun
statute
kanun
law

He feels this new law will restrict his freedom. - Bu yeni kanunun, özgürlüğünü kısıtlayacağını hissediyor.

The new tax law is full of loopholes. - Yeni vergi kanunu boşluklarla dolu.

kanun
(Kanun) legislation
kanun
{i} rule

Germany is not ruled by the law of the jungle, but by the rule of law. - Almanya orman kanunu ile yönetilmez ama hukukun üstünlüğü ile yönetilir.

kanun
{i} act

Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free. - İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.

According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction. - Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.

kanun
lege
kanun
(Kanun) canon law
kanun
(Kanun) statute law
kanun
enact

Today a law was enacted which allows abortion. - Bugün kürtaja geçit veren bir kanun çıktı.

kanun
regulate
kanun
(Muzik) zither
kanun
ordonnance
kanun
(Latin) lex
kanun
parliamentary act
kanun
enactment
kanun
(Hukuk) act, code, law
kanun
law, act, rule; zither
kanun
canon
kanun
enaction
kanun
act of congress
kanun
azither-like instrument with seventy-two strings
kanun
act of parliament
kanunlaştırmak
(Hukuk) (meclis) to adopt
kanunlaştırmak
to legalize
kanunlaştırmak
legalize
kanunlaştırmak
to legalise
kanunlaştırmak
enact
التركية - التركية
Yasalaştırma
(Hukuk) TAKNİN
(Hukuk) KODİFİKASYON
Kanun
(Osmanlı Dönemi) DESTUR
kanun
Dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik, yassı bir sandık üzerine gerilmiş tellerden oluşan, tırnak adı verilen çalgıçlarla çalınan ince saz çalgısı
KANUN
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kavânin) Herkesin uyması için devletin teşri kuvveti tarafından konulan her türlü meşru nizam, kaide, emir, nehiy ve yasaklar
KANUN
(Osmanlı Dönemi) Kaziye-i külliye. Kâinatta Allah'ın koyduğu değişmez nizam
Kanun
yasa

Bu yasayı ıslah etmeliyiz. - Bu kanunu düzeltmeliyiz.

Kanun, yaşı küçük olanların sigara içmesini yasaklıyor. - Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.

Kanun
(Osmanlı Dönemi) FİHRİS
KÂNUN
(Osmanlı Dönemi) Mangal. Soba
KÂNUN
(Osmanlı Dönemi) Sakil, ağır adam
KÂNUN
(Osmanlı Dönemi) Kış mevsiminin ilk iki ayı
KÂNUN
(Osmanlı Dönemi) Ocak. Ateş yanan yer. Zaman
KÂNUN
(Osmanlı Dönemi) Kış mevsimi
kanun
Geçerli olan kural: "Dünyanın en büyük kanunu, nefsini müdafaa ve muhafaza etmek için karnını doyurmaktır."- A. Ş. Hisar
kanunlaştırmak
Yasalaştırmak
kânun
(Osmanlı Dönemi) hukuk, yasa
kânun
(Osmanlı Dönemi) namus
kanunlaştırma
المفضلات