kanısı

listen to the pronunciation of kanısı
التركية - الإنجليزية
of blood
kanı
view
kanı
persuasion
kanı
{i} deliverance
kanı
{i} judgment
kanı
feeling
kanı
mind
kanı
image
kanı
{i} surmise
kanı
{i} conclusion

His conclusions are based on unproven assumptions. - Onun kanıları kanıtlanmamış varsayımlara dayanıyor.

kanı
{i} belief
kanı
verdict
kanı
(Ticaret) position
kanı
thought

The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger. - Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı.

The girl who I thought was a singer proved to be a different person. - Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı.

kanı
opinion

Moreover, I am of the opinion that Carthage must be destroyed. - Üstelik, Kartaca'nın öldürülmesi kanısındayım.

I have a couple of pieces of evidence to support my opinion. - Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.

kanı
impression

I get the impression that you aren't telling the truth. - Doğruyu söylemediğin kanısındayım.

kanı
sentiment
kanı
conviction
kanı
assess
kanı
sight

The patient fainted at the sight of blood. - Hasta kanı görünce bayıldı.

The sight made my blood freeze. - Manzara benim kanımı dondurdu.

kanı
idea
kanı
sentiments
kanı
opinion, conviction, impression, view kanaat
kanı
fancy
kanı
estimation
kanı
opinion, view
kanı
sense

There's a general sense that something should be done about unemployment. - İşsizlik hakkında bir şey yapılması gerektiğine dair genel bir kanı vardır.

Sharks can sense blood. - Köpekbalıkları kanı algılayabilir.

kanı
notion
kanı
judgement [Brit.]
kanı
esteem
kanı
eye

His eye was swollen and his nose was bleeding. - Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.

kanı
{i} judgement
التركية - التركية

تعريف kanısı في التركية التركية القاموس.

kanı
İnanılan düşünce, kanaat: "Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır."- S. Birsel
kanı
İnanılan düşünce, kanaat
kanısı
المفضلات