It is heartless of him to say so.
- Onun öyle söylemesi onun kalpsizliği.
How can you be so heartless?
- Nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun?
Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
We had a heart-to-heart talk with each other.
- Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
seni seviyorum.
We had a heart-to-heart talk with each other.
- Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
With her heart pounding, she opened the door.
- Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
He has a heart disease.
- Onun kalp hastalığı var.
I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.
- Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.
The cause of death was cardiac arrest.
- Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.