kalpli

listen to the pronunciation of kalpli
التركية - الإنجليزية
hearted

You are a good hearted child. - Sen iyi kalpli bir çocuksun.

{s} having a certain kind of heart
Shaped like a heart; cordate
Having, or shaped like, a specified form of heart
(used only in combination) having a heart as specified; "gave pleasure to lighter-hearted members of the staff"
Seated or laid up in the heart
past of heart
(used only in combination) having a heart as specified; "gave pleasure to lighter-hearted members of the staff
(Suffix used in combination) having a certain kind of heart
Having a heart; having (such) a heart (regarded as the seat of the affections, disposition, or character)
kâlp
heart

Tom died of a broken heart. - Tom kırık bir kalpten öldü.

We had a heart-to-heart talk with each other. - Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.

kalp
heart

seni seviyorum.

My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve. - Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.

Tom died of a broken heart. - Tom kırık bir kalpten öldü.

katı kalpli
unfeeling
kalp
bastard
kalp
false
kalp
forged
kalp
queer
kalp
sympathetic nature
kalp
nerve center
kalp
(Tıp) kardia
kalp
(Çevre) core
kalp
heart disease

He has a heart disease. - Onun kalp hastalığı var.

I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease. - Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.

kalp
sensitivity
temiz kalpli
simple-minded
kâlp
cardiac

The cause of death was cardiac arrest. - Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.

kalp
ticker
kalp
base
kalp
{s} mock
kalp
old ticker
kalp
heart of
kâlp
cardio
taş kalpli olma durumu
If that is insensitive
Kalp
(Tıp) pot
açık kalpli
open hearted
açık kalpli
open-hearted, candid
açık kalpli
freehearted
açık kalpli
openhearted
fena kalpli
wicked
iyi kalpli
kindhearted, kind
iyi kalpli
goodhearted, kind
iyi kâlpli
great hearted
iyi kâlpli
big-hearted
iyi kâlpli
kindly
iyi kâlpli
warm-hearted
iyi kâlpli
good hearted

You are a good hearted child. - Sen iyi kalpli bir çocuksun.

iyi kâlpli
benign
iyi kâlpli
large-hearted
iyi kâlpli
benignant
iyi kâlpli
decent

I think that Tom is truly decent. - Tom'un gerçekten iyi kalpli olduğunu düşünüyorum.

iyi kâlpli
kind-hearted

You're so kind-hearted. - Sen çok iyi kalplisin.

iyi kâlpli
kind

You're so kind-hearted. - Sen çok iyi kalplisin.

Be the kindhearted man you always were. - Her zaman olduğun iyi kalpli adam ol.

iyi kâlpli ama kaba insan
rough diamond
kalp
phoney
kalp
person who's not what he appears to be
kalp
phony
kalp
counterfeit, false, forged, spurious
kalp
spurious
kalp
bogus
kalp
counterfeit
kalp
breast
kalp
pseudo
kötü kalpli
black hearted
kötü kalpli
evil disposed
kötü kalpli
ill disposed
kötü kalpli
malevolent
kötü kalpli
evil-minded
taş kalpli
stony hearted
taş kalpli
obdurate
taş kalpli
stony
taş kalpli
insensitive
taş kalpli
hard hearted
temiz kalpli
simple minded
temiz kalpli
pure minded
temiz kalpli
harmless
temiz kalpli
simple-hearted
temiz kalpli
simple
temiz kalpli
ingenuous

Mary is an ingenuous student. - Mary temiz kalpli bir öğrencidir.

yumuşak kalpli
softhearted
التركية - التركية
Kalp hastalığı olan
katı kalpli
Katı yürekli
KALP
(Osmanlı Dönemi) Yalancı. Kendisine güvenilmez olan
KALP
(Osmanlı Dönemi) t. Hileli. Sahte. Taklit
KALP
(Osmanlı Dönemi) Yalandan cesaret satan korkak adam
Kalp
yürek
Kalp
cor
açık kalpli
bakınız: açık yürekli
fena kalpli
Herkesin kötülüğünü isteyen, başkaları için kötülük düşünen
iyi kalpli
Başkaları için hep iyilik düşünen, iyi yürekli
kalp
Kalp hastalığı
kalp
Düzme, sahte, geçmez (para)
kalp
İşe yaramaz, tembel
kalp
Yalancı, kendine güvenilmeyen: "Kalp herifin biri bu..."- R. H. Karay. İşe yaramaz, tembel
kalp
Sahte para
kalp
Duygu, his
kalp
Sahte
kalp
Yalancı, kendine güvenilmeyen
kalp
Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme
kalp
Akciğerlerin arasında, göğüs boşluğunda bulunan kanı akciğerlere oradan gelen temiz kanı da vücüda pompalayan organ
kalp
Duygu, his: "İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır."- H. E. Adıvar
kalp
Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek
kalp
Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek: "Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor."- Y. K. Karaosmanoğlu
kalp
Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri
kalp
Sevgi, gönül
taş kalpli
Acımasız, merhametsiz, taş yürekli
kalpli
المفضلات