kalkmak

listen to the pronunciation of kalkmak
التركية - الإنجليزية
get up

They lack an ideal, a reason to get up in the morning. - Onların bir ideali sabahları kalkmak için bir sebepleri yok.

It was his habit to get up early. - Erken kalkmak onun alışkanlığıydı.

stand up

Amy made an effort to stand up. - Amy ayağa kalkmak için bir çaba sarfetti.

I'd like to stand up. - Ayağa kalkmak istiyorum.

to stand up, rise to one's feet, get up
(for a train, plane, bus, ship) to leave, depart
attempt
abolished
try
get a hard on
move
go
presume
be about again
cancelled
run
be cancelled
stir
to be cancelled
recover
get erect
become unfashionable
about again
to be about again
to be abolished
end
off

The plane is about to take off. - Uçak kalkmak üzeredir.

The plane is about to take off for Paris. - Uçak Paris için kalkmak üzere.

be abolished
depart
arise from
lift-off
arise
(for game, fowl) to be raised, be flushed
to start, attempt, begin to (do), try (something). kalk borusu reveille, the signal for reveille. kalk borusu çalmak
leave

The train for Cambridge leaves from Platform 5. - Cambridge treni 5. platformdan kalkmaktadır.

The train's about to leave. Hurry up. - Tren kalkmak üzere. Acele et.

(ayağa) to stand up; (yataktan) to get up; to rise; to depart, to leave, to move off" " hareket etmek; (uçak) to take off, to lift off; (taşıt) to run; to recover, to be about again; to end; to be cancelled, to be abolished, to be annulled; to attempt, to try, to dare; (penis) to get erect, to get up; to go out, to become unfashionable
stand on
rise

Early to bed, early to rise makes a man healthy, wealthy and wise. - Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.

Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise. - Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.

to disappear, cease to be available, be gone
(for a rule or privilege) to be annulled, be repealed, be abolished
start
take off

The plane is about to take off. - Uçak kalkmak üzeredir.

The plane is about to take off for Paris. - Uçak Paris için kalkmak üzere.

(for money) to go out of circulation
to get well, be back on one's feet (after an illness)
to take it into one's head to (do something)
straighten up
(otobüs vb.) pull away from the kerb
(for something) to be taken away, be removed (from)
to rise, come loose, peel off
pull away
(for a cloth or lid) to be taken off, be raised
(araba) pull
(for grain) to be reaped, be gathered
to sound reveille
lift
stand upon
straighten
for reveille to be sounded. kalk gidelim etmek slang to swipe, walk off with, steal. kalk gidelim olmak slang to be swiped, be stolen. kalk işareti starting signal. kalkıp kalkıp oturmak to be boilling with anger, be hopping mad
to go up, rise
to get up, get out of bed
go out
tilt up
lift off
cock
have a hard on
(Fiili Deyim ) be astir
ayağa kalkmak
stand up

I'd like to stand up. - Ayağa kalkmak istiyorum.

Amy made an effort to stand up. - Amy ayağa kalkmak için bir çaba sarfetti.

uykudan kalkmak
awake
kalkmak (taşıt)
leave
karga bokunu yemeden kalkmak
(deyim,Konuşma Dili) rise with the lark
ayağa kalkmak
stand

I'm having trouble standing up. - Ayağa kalkmakta sorun yaşıyorum.

Don't bother standing up. - Ayağa kalkmak için zahmet etmeyin.

kalk
got up

Got up at six, and left home at seven. - Altı kalktım, ve yedide evden ayrıldım.

Bill got up so early that he caught the first train. - Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.

biriyle düşüp kalkmak
sleep with
erken kalkmak
get up early
kalkma
erection
kalkma
liftoff
sustaya kalkmak
beg
uykudan geç kalkmak
sleep in
kalk
rise up
kalk
gotten up
kalk
get up

What time do you usually get up? - Genellikle saat kaçta kalkarsın?

I usually get up at about six-thirty. - Genellikle saat altı otuz civarında kalkarım.

ayağa kalkmak
get on
Erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı zengin ve akıllı yapar
(Atasözü) Early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise
amuda kalkmak
Do a headstand
amuda kalkmak
Do a handstand
amuda kalkmak.
to handstand
tersinden kalkmak
Wake up on the wrong side of the bed
yakında kalkmak
soon off

yakında istanbul a uçuyorum.

(penis) kalkmak
(Argo) (penis) harden
(penis) kalkmak
(Argo) (penis) become hard
(penis) kalkmak
(Argo) (penis) get hard
(penis) kalkmak
(Argo) (penis) go hard
(penis) kalkmak
(Argo) (penis) stiffen
altından kalkmak
to overcome, to surmount
altından kalkmak
to carry out (something) successfully
amuda kalkmak
to do a handstand
amuta kalkmak
to do a hand stand
arka ayakları üzerinde kalkmak
sit up and beg
arka ayakları üzerinde kalkmak
sit up
ayaka kalkmak
1. to stand up, get up, rise to one's feet. 2. to recover and get out of bed. 3. to get excited, be aroused
ayağa kalkmak
alight on one's feet
ayağa kalkmak
a) to stand up, to rise b) to get better, to recover
ayağa kalkmak
rise
ayağa kalkmak
arise
beraber düşüp kalkmak
to live together
cenaze kalkmak
for a funeral to be held at (a specified place)
curcunaya kalkmak
slang to start a brawl
damarları şaha kalkmak
slang to want something badly, have a consuming desire
düşüp kalkmak
a) to carry on (with sb), to go with, to have an affair (with) b) to consort (with)
erken kalkmak
rise early
erken kalkmak
rise with the lark
erken kalkmak
to get up early
erken kalkmak
wake up early
fahişelerle düşüp kalkmak
wench
finişe kalkmak
to spurt
finişe kalkmak
to make a final dash for the finish line, put on a final sprint
geç kalkmak
wake up late
geç kalkmak
sleep late
havaya kalkmak
levitate
herkesle düşüp kalkmak
screw around
herkesle düşüp kalkmak
sleep around
hop oturup hop kalkmak
to be hopping mad, be fit to be tied
hücuma kalkmak
to spring to the assault
inip kalkmak
heave
iyileşip ayağa kalkmak
get about
işyerinde yatıp kalkmak
be in residence
kalk
up
kalk
{f} take off

I saw a jumbo jet take off. - Bir jumbo jetin kalktığını gördüm.

The plane is about to take off. - Uçak kalkmak üzeredir.

kalkma
uprising
kullanımdan kalkmak
pass out of use
kullanımdan kalkmak
fall out of use
kullanımdan kalkmak
go out of use
merakı kalkmak
1. for a feeling of sadness or melancholy to descend upon (someone). 2. to become filled with curiosity
midesi kalkmak
feel queasy
ortadan kalkmak
1. to be done away with; to cease to be. 2. slang to be done away with, be bumped off, be killed. 3. not to be found on the market
ortadan kalkmak
a) to be removed b) to be destroyed c) to disappear
sabahın köründe kalkmak
rise with the lark
sahura kalkmak
to get up (from bed) in order to eat this meal
sağ tarafından kalkmak
(for things) to be going well for one
tedavülden kalkmak
to go out of circulation, be withdrawn from circulation
tedavülden kalkmak
fall into disuse
tedavülden kalkmak
to be taken out of circulation
ters tarafından kalkmak
to get out of the wrong side
ters tarafından kalkmak
to get up on the wrong side of the bed, be in a bad mood
ters tarafından kalkmak
get out af the bed on the wrong side
tohuma kalkmak
to run to seed
tırısa kalkmak
(for a horse) to begin to trot, break into a trot
uykudan kalkmak
to wake up and get out of bed
vizyondan kalkmak
(for a movie) to stop playing, cease running
yataktan kalkmak
turn out
yataktan kalkmak
get out of the bed
yataktan kalkmak
get up
yataktan kalkmak
show a leg
yataktan kalkmak
to get up
yavaş yavaş ortadan kalkmak
die out
yerden kalkmak
pick oneself up
yukarı kalkmak
rise
yükün altından kalkmak
1. to succeed in doing a difficult task, carry out a hard job successfully. 2. to repay a kindness or favor
yüreki kalkmak
to get excited or agitated, for one's heart to begin to pound with excitement or agitation
yürürlükten kalkmak
fall into desuetude
şaha kalkmak
to rear
şaha kalkmak
(for a horse) to rear, stand up on its hind legs
şaha kalkmak
rear up
şaha kalkmak
curvet
التركية - التركية
Kabarmak, ayrılmak
Uyanarak yataktan ayrılmak: "İstemeye istemeye, altüst olmuş yataktan kalktım."- Ö. Seyfettin
Ayakta beklemek: "Mektepte cezaya kalkmış gibi duruyorsun."- F. R. Atay
Uygulanmaz olmak
Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek: "Gözlüklerini takmadan okumaya kalktı."- N. Cumalı
Hayvan iki art ayağı üzerinde dik durum almak
Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak
İki art ayağı üzerinde dik durum almak
Uçmak
Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak: "Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı."- H. Z. Uşaklıgil
Geçerli olmamak, geçerliğini yitirmek, geçmez olmak
Yukarı doğru yükselmek
Derlenip götürülmek
Ayakta beklemek
Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak
Uyanarak yataktan ayrılmak
Başka yere gitmek, taşınmak: "O yıl, çok geçmeden piyade taburu bizim ilçeden başka ilçeye kalktı."- N. Cumalı
Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak: "Çıkın arabaya, kalkacak şimdi, kalacaksınız buracıkta!"- O. C. Kaygılı
Bir durumdan başka bir duruma geçmek
İyileşerek gezecek duruma gelmek
Yok olmak, artık bulunmamak
Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek
Derlenip götürülmek: "Ne zaman kalkacağını, nereye gömüleceğini bilmek, bildirmek mümkün değil."- M. Ş. Esendal. İyileşmek
Varlığı, hayatı son bulmak
Başka yere gitmek, taşınmak
Yola çıkmak
Taşıtlar, yola çıkmak
Güncelliğini yitirmek
Gitmek üzere davranmak, gitmeye yeltenmek
(Osmanlı Dönemi) MÜSAVERE
(Osmanlı Dönemi) SAMEYAN
Kalkma
(Osmanlı Dönemi) İNTİAZ
kalk
Bir dilden başka bir dile olduğu gibi çevrilen deyim
kalkma
Kalkmak işi
الإنجليزية - التركية

تعريف kalkmak في الإنجليزية التركية القاموس.

üretimden kalkmak
Be discontinued
kalkmak
المفضلات