التركية - الإنجليزية
تعريف kalemi في التركية الإنجليزية القاموس.
- pen
- A female swan
- {v} to write or compose
- An object which is used to draw lines and curves Pens define the style, size, and shape of a line or curve Pens are usually refered to using a handle Back
- A tool, originally made from a feather but now usually a small tubular instrument, containing ink used to write or make marks
- If people or animals are penned somewhere or are penned up, they are forced to remain in a very small area. to drive the cattle back to the house so they could be milked and penned for the night I don't have to stay in my room penned up like a prisoner. peninsula. A female swan. A penitentiary; a prison. penned penning to write something such as a letter, a book etc, especially using a pen
- Piano Energetico Nazionale, Italy's National Energy Plan
- {i} shed, sty; fold, yard; playpen
- Pension
- a writing implement with a point from which ink flows
- {f} enclose, confine, fence into an enclosed area
- ¾ the tool in a Vector Hardcopy device which expresses a given vector on the final output media Most commonly, this is an object, usually filled with ink, that is used to make a mark on the media, but it can also refer to a cutting tool in other devices Pens have various characteristics such as color, the width of the line that they produce, the speed at which they can be moved while still generating an acceptable mark or cut, and so on
- penalty
- To enclose in a pen
- an enclosure for confining livestock
- A small inclosure; as, a pen for sheep or for pigs
- A writer, or his style; as, he has a sharp pen
- To write (an article, a book, etc.)
- If someone pens a letter, article, or book, they write it. She penned a short memo to his private secretary
- a correctional institution for those convicted of major crimes
- PEN is the ability of a weapon to penetrate armor
- kalem
- item
Please check all the items on this list.
-Lütfen listedeki tüm kalemleri kontrol et.
- kalem
- {i} pencil
Do you have a pencil?
-Bir kurşun kalemin var mı?
These are my pencils.
-Bunlar benim kalemlerim.
- kalem
- pen
I got you a pen as a birthday present.
-Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
These are my pencils.
-Bunlar benim kalemlerim.
- kalemi kuvvetli
- (someone) who writes well
- kazı kalemi
- burin, graver
- kaş kalemi
- eyebrow pencil
- kalem
- entry
- hakkâk kalemi
- burin
- kalem
- (Ticaret) component
- kalem
- kind
- borç kalemi
- (Ticaret) liability component
- boya kalemi
- crayon
- evrak kalemi
- record office
- fosforlu işaret kalemi
- highlighter
- istek belgesi kalemi
- (Askeri) requisition line item
- kalem
- (Mekanik) tool cutter
- kalem
- office
- kalem
- knife
I want a knife to sharpen my pencil with.
-Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.
I sharpened a pencil with a knife.
-Bir bıçakla kalemi yonttum.
- kalem
- style
- stok kalemi
- (Ticaret) item of inventory
- divan kalemi
- stylus sofa
- dudak kalemi
- lipstick
- harcama kalemi
- expenditure item
- kalem
- a pen
- kalem
- pencıl
These are my pencils.
-Bunlar benim kalemlerim.
This pencil cost me at least a hundred bucks.
-Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
- kontrol kalemi
- (Screwdriver used as a) circuit-tester, neon tester
- tahta kalemi
- Board marker
- şifre kalemi
- Cipher office (esp. in the Ottoman Interior Ministry)
- ağaç kalemi
- wood chisel
- aşı kalemi
- graft
- aşı kalemi
- slip
- aşı kalemi
- cutting used for grafting
- aşı kalemi
- cutting for grafting
- bilanço kalemi
- balance item
- cetvel kalemi
- drawing pen
- delik kalemi
- (Marangozluk) recessing tool
- doğramacı kalemi
- rabbeting chisel
- doğrular kalemi
- pencil of lines
- düzeltme kalemi
- touch-up pen
- evrak kalemi
- registry office
- faz kalemi
- (screwdriver-shaped) circuit-tester
- göz kalemi
- eyeliner
I'm wearing some foundation, a bit of blush and some eyeliner.
-Biraz fandöten, biraz allık ve bir göz kalemi kullanıyorum.
You're wearing eyeliner, aren't you?
-Göz kalemi kullanıyorsun, değil mi?
- harita çizim kalemi
- contour pen
- havşa açma kalemi
- countersink
- heykelci kalemi
- sculptor's chisel
- heykeltraş kalemi
- gouge
- heykeltraş kalemi
- graving tool
- heykeltıraş kalemi
- chisel
- imalat kalemi
- manufacturing item
- kalem
- sort, kind
- kalem
- writing, the act of writing
- kalem
- chisel; gouge
- kalem
- shaft (of an arrow)
- kalem
- item, entry (in a register, account)
- kalem
- slang penis, *cock, *dick
- kalem
- pen, pencil; chisel, gouge; office; item, entry; sort, kind
- kalem
- scion, slip
- kalem
- bradawl
- keski kalemi
- cold chisel
- keski kalemi
- cut-off blade
- kontrol kalemi
- 1. (screwdriver used as a) circuit-tester. 2. slang penis, *cock
- kontrol kalemi
- neon-tester
- kopya kalemi
- indelible pencil
- kopya kalemi
- stylus
- kopya kalemi
- copying pencil
- kredi kalemi
- (Ticaret) credit items
- lehimleme kalemi
- soldering pencil
- levha kalemi
- slate pencil
- lewis oyuğu açma kalemi
- lewising tool
- makyaj kalemi
- pencil
- marangoz kalemi
- carpenter's pencil
- okuma kalemi
- wand
- okuma kalemi
- (Bilgisayar) reader wand
- okuma kalemi
- wand reader
- oyma kalemi
- point
- oymacı kalemi
- chisel
- oymacı kalemi
- carving chisel
- pastel kalemi
- pastel
- perdah kalemi
- burnisher
- resim kalemi
- drawing pencil
- saplama kalemi
- cape chisel
- tablo ızgara kalemi
- (Bilgisayar) table gridline pen
- talaş kalemi
- chip breaker
- tarama kalemi
- batting tool
- taş düzeltme kalemi
- drove chisel
- taşçı kalemi
- stonemason's chisel
- terzi kalemi
- (Tekstil) dressmaker’s pencil
- torna kalemi
- turning chisel
- torna kalemi
- turning tool
- torna kalemi
- tool bit
- torna kesme kalemi
- lathe cutting tool
- tırtıl çekme kalemi
- knurlizing tool
- tırtıl çekme kalemi
- knurlizer
- vida dişi kalemi
- chaser
- zıvana kalemi
- mortise chisel
- çapak kalemi
- burr chisel, burr
- çerçeve kalemi
- border pen
- çizgi kalemi
- ruling pen
- çizim kalemi
- drawing pen
- ışık kalemi
- pen-light
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف kalemi في التركية التركية القاموس.
- KALEMÎ
- (Osmanlı Dönemi) (Kalemiyye) Kalemle alâkalı. Kalemle münâsebet ve alâkası olan
- kalem
- Yazmak, çizmek gibi işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç: "Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir."- F. R. Atay
- AMEDI KALEMİ
- (Hukuk) Osmanlı imparatorluğunda resmi belgelerin ve devlet sırlarına dair belgelerin yazıldığı yer
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) İfâde. Üslub
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Yazı enva'ı
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Çiçek ve sâir hastalıklara karşı kullanılan aşıyı hâvi ufak şişe
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) (C.: Aklâm) Kamış. Yazı için ucu inceltilen bir nevi ince ve sert kamış
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Yazı yazmak için kullanılan her türlü âlet
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Ağacı aşılamak için kullanılan ucu kalem gibi yontulmuş ince çöp
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Ok
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Resim. Nakış
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) İnce boya, fırçası
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Mâden, taş ve tahta üzerinde oymak için ucu sivri çelik âlet
- KALEM
- (Osmanlı Dönemi) Resmi dâirelerde kâtiplerin çalıştıkları oda
- KALEM
- (Hukuk) Yazışmaların idare edildiği büro; bir resmi dairede yazılar ın yazıldığı ve gelen yazıların toplandığı yer
- bacak kalemi
- Kaval kemiği
- boya kalemi
- Resim yapmak için kullanılan değişik renkli kalem
- divan kalemi
- Sadrazam buyruklarının ve fermanlarının yazıldığı yer
- dudak kalemi
- Rujun daha kalıcı olmasını sağlayan ve dudak çizgilerini belirlemeye yarayan kalem
- faz kalemi
- Priz, dağıtma tabloları gibi yerlerde gerilim bulunup bulunmadığını anlamaya yarayan araç
- harcama kalemi
- Muhasebe işlemleri içinde en fazla satın alınan maddelerin bütünü
- heykelci kalemi
- Heykelcilerin taş, kil, alçı gibi gereçleri biçimlendirmek için kullandıkları kesici, düzeltici ve yontucu araç
- kalem
- Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
- kalem
- Bazı deyimlerde yazı
- kalem
- Aşı yapmak için ağaçtan kesilen ince çubuk
- kalem
- Osmanlı maliyesini meydana getiren dairelerden her biri
- kalem
- Çeşit
- kalem
- Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç. Çeşit, tür
- kalem
- Yazı
- kalem
- Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
- kalem
- Yazmak, çizmek gibi işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
- kalem
- Tülbent vb. üzerine boya ile şekil koymaya yarayan ince fırça
- kalem
- Yazar
- kalem
- Bir listede yazılı olan şeylerin her biri
- kalem
- Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer: "Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör herifin istifasını kaybetti."- M. Ş. Esendal
- kontrol kalemi
- Herhangi bir elektrik devresinin açık veya kapalı olduğunu içine yerleştirilmiş küçük bir lambanın yanıp sönmesiyle gösteren, ucu tornavidalı, kalem biçiminde araç
- kopya kalemi
- Yazısı kopya kâğıdıyla birkaç kâğıda birden çıkan sert, mor renkli bir tür kalem
- nüfus kalemi
- Nüfus memurluğu
- çamur kalemi
- Heykeltıraşların çamura biçim verme sırasında kullandıkları şimşir araç
- çelik kalemi
- Her türlü metal, tahta ve taşları kesme, oyma ve yontma işlerinde çekiçle vurarak kullanılan, çelikten yapılmış, keskin uçlu alet