تعريف kalem في التركية الإنجليزية القاموس.
- item
Please check all the items on this list.
- Lütfen listedeki tüm kalemleri kontrol et.
- pen
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
How many pens do you have?
- Kaç tane dolma kalemin var?
- pencil
This pencil cost me at least a hundred bucks.
- Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
Do you have a pencil?
- Bir kurşun kalemin var mı?
- entry
- (Ticaret) component
- kind
- (Mekanik) tool cutter
- office
- knife
I want a knife to sharpen my pencil with.
- Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.
I sharpened a pencil with a knife.
- Bir bıçakla kalemi yonttum.
- style
- sort, kind
- writing, the act of writing
- chisel; gouge
- shaft (of an arrow)
- item, entry (in a register, account)
- slang penis, *cock, *dick
- pen, pencil; chisel, gouge; office; item, entry; sort, kind
- scion, slip
- a pen
- pencıl
This pencil cost me at least a hundred bucks.
- Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
- bradawl
- kalem ile makyaj yapmak
- pencil
- kalem ucu
- style
- kalem aracı
- (Bilgisayar) pencil tool
- kalem açmak
- sharpen a pencil
- kalem bazında
- (Ticaret) item by item basis
- kalem bilgisayar
- pen-based computer
- kalem biçimli huzme
- pencil beam
- kalem hatası
- lapsus calami
- kalem huzme
- (Askeri) pencil beam
- kalem işi
- hand-drawn
- kalem işi
- hand-carved
- kalem kurşunu
- lead
- kalem pil
- alkaline battery
- kalem rengi
- (Bilgisayar) pen color
- kalem tutacağı
- (Mekanik) tool post
- kalem tutucu
- (Mekanik) tool holder
- kalem türü
- (Bilgisayar) pen type
- kalem ucu
- (Mekanik) tip
- kalem ucu
- penpoint
- kalem ucu
- neb
- kalem ucu
- pen
- kalem ucu
- (Mekanik) bit
- kalem yolalımı
- pen travel
- kalem 48
- 48 items
- kalem açacağı
- pen opener
- kalem kutu
- Pencil case
- kalem kutusu
- Pencil box, pencil case
- kalem oynatmak
- write
- kalem tipi
- Pen type
- kalem tıraş
- pencil shaving
- kalem arkadaşları
- penfriends
- kalem arkadaşı
- penpal
- kalem artığı
- stub
- kalem açacak
- pencil sharpener
- kalem açmak
- 1. to sharpen a pencil. 2. to point a reed (for use as a pen)
- kalem açmak
- to sharpen a pencil
- kalem açıklaması
- (Bilgisayar) pen comment
- kalem aşısı
- cleft graft
- kalem aşısı
- kalemaşısı
- kalem darbesi
- stroke of the pen
- kalem darbesi stroke of
- the pen
- kalem efendisi
- (Tarih) ottoman bureaucrat
- kalem efendisi formerly
- official employed in a government office, Ottoman bureaucrat
- kalem ek açıklaması
- (Bilgisayar) pen annotation
- kalem gezdirmek /üzerinde/
- to revise, edit
- kalem huzmeli anten
- pencil beam antenna
- kalem hızı
- (Bilgisayar) pen speed
- kalem ivmesi
- (Bilgisayar) pen acceleration
- kalem işi
- 1. hand-drawn. 2. hand-carved
- kalem kaşlı
- with thin, finely shaped eyebrows
- kalem keski
- chisel
- kalem koyacağı
- penholder
- kalem kulaklı
- animal with long, pointed ears
- kalem kulaklı
- animal with long pointed ears
- kalem kurşunu içeren
- plumbaginous
- kalem kutusu
- pencil case
The pencil case is on the table.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
The pencil case is on the table.
- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- kalem kutusu
- pencil box
- kalem kuvveti
- (Bilgisayar) pen force
- kalem kümesi
- (Bilgisayar) pen set
- kalem memurluğu
- (Politika, Siyaset) principal registry
- kalem menüsü
- (Bilgisayar) pen menu
- kalem müdürü
- (Politika, Siyaset) principal clerk
- kalem numarası
- (Bilgisayar) pen number
- kalem oynatan kimse
- manipulator
- kalem oynatmak
- 1. to write. 2. /üzerinde/ to correct, edit. 3. /üzerinde/ to spoil (a piece of writing) by alteration
- kalem paleti
- (Bilgisayar) pen palette
- kalem parmaklı
- with long, tapering fingers
- kalem rica ediyorum
- I would like a pen
- kalem sahibi
- (someone) who writes well
- kalem sapı
- penholder
- kalem sapı
- penholder (for a nib)
- kalem sapı penholder
- (for a nib)
- kalem savaşı
- war of words
- kalem savaşı
- paper war
- kalem sileceği
- pen wiper
- kalem sivriltici
- pencil pointer
- kalem sürücüsü
- pen driver
- kalem tıraş
- pencil sharpener
- kalem ucu
- pen point
- kalem ucu
- nib, penpoint
- kalem ucu
- nib
- kalem verisi
- (Bilgisayar) pen data
- kalem yontmak
- point a reed pen
- kalem yontmak
- 1. to sharpen a pencil. 2. to point a reed pen
- kalem yürütmek
- to write
- kalem çekmek
- to cross out
- kalem önceliği
- (Bilgisayar) pen priority
- kamış kalem
- reedpen
- kamış kalem
- reed pen
- tükenmez kalem
- pen
Won't you please write with a ballpoint pen?
- Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
Write with a ballpoint pen.
- Bir tükenmez kalem ile yazın.
- keçeli kalem
- marker
- fosforlu kalem
- highlighter
- kesici kalem sapı
- (Mekanik) shank
- mürekkepli kalem
- fountain pen
- divid, kalem
- divid, pen
- dolma kalem
- fountain pen
The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens.
- Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.
I've lost my fountain pen. I have to buy one tomorrow.
- Dolma kalemimi kaybettim. Yarın bir tane satın almak zorundayım.
- dolma kalem
- pen
Is this a pen or a pencil?
- Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi?
Do you have a pen or pencil?
- Bir dolma kalemin mi yoksa bir kurşun kalemin mi var.
- fosforlu kalem
- Magic marker
- kalem ucu
- pen-nib
- kalemler
- pens
Whose are these pens?
- Bu dolma kalemler kimindir?
Choose any of these pens.
- Bu kalemlerden birini seç.
- uçlu kalem
- pencil
- akmak (kalem)
- splutter
- bakiye kalem
- (Ticaret) residual item
- bilim kalem
- (Bilgisayar) science pen
- boyalı kalem
- crayon
- elektronik kalem
- electronic pen
- elmaslı kalem
- diamond pencil
- fosforlu kalem
- marker
I need three markers.
- Üç tane fosforlu kaleme ihtiyacım var.
- hartuçlu kalem
- cartridge pen
- kalemler
- transactions
- keçeli kalem
- magic marker
- keçeli kalem
- felt-pen, felt-tip, felt-tipped pen
- keçeli kalem
- felt tip
- keçeli kalem
- felt tip pen
- keçeli kalem
- felt-tipped pen
- kurşun kalem rica ediyorum
- I would like a pencil
- kömür kalem
- charcoal pencil
- kırmızı kalem
- red pencil
- kırmızı kalem
- red pen
- meşin kalem
- stump
- mikro kalem
- micro pencil
- mürekkepli kalem
- pen
- oluklu kalem
- scalper
- oluklu kalem gouge
- (a chisel)
- pergel kalem
- compass pencil
- renkli kalem
- crayon
The young child uses crayons to draw a picture.
- Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.
- sabit kalem
- indelible pencil
- spor kalem
- (Bilgisayar) sports pen
- sürgülü kalem
- propelling pencil
- taş kalem
- stylus
- taş kalem
- slate pencil
- torna kalem takımı
- knife tool
- tükenmez kalem
- ball-point pen
- tükenmez kalem
- ball pen
- tükenmez kalem
- ball point pen
- tüy kalem
- goose quill
- tüy kalem
- quil pen
- tüy kalem
- quill pen, quill
- tüy kalem
- quill pen
- yolculuk kalem
- (Bilgisayar) travel pen
- yontmak (kalem)
- sharpen
- ışıklı kalem
- light gun, light pen