kaldık

listen to the pronunciation of kaldık
التركية - الإنجليزية
stayed
tarried
kal
{f} remain

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

Words fly, texts remain. - Söz uçar, yazı kalır.

kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

I want to stay here longer. - Burada daha uzun kalmak istiyorum.

He stayed in New York for three weeks. - O, üç hafta New York'ta kaldı.

kal
{f} staying

I should study now, but I prefer staying on Tatoeba. - Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.

A man named George was staying at a hotel. - George adında bir adam bir otelde kalıyordu.

kal
{f} remaining

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife. - Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

He remains loyal to his principles. - O, prensiplerine sadık kalıyor.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kaldık في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kal
Era
kal
Strife
التركية - التركية

تعريف kaldık في التركية التركية القاموس.

KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
الإنجليزية - التركية

تعريف kaldık في الإنجليزية التركية القاموس.

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)