kaldı

listen to the pronunciation of kaldı
التركية - الإنجليزية
remained

Jefferson remained calm. - Jefferson sakin kaldı.

He remained silent for a while. - O, bir süre sessiz kaldı.

(Bilgisayar) remaining

The door remaining locked up from inside, he could not enter the house. - Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.

kaldı ki
other than that, besides, moreover
kal
{f} remain

Words fly, texts remain. - Söz uçar, yazı kalır.

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

kaldı ki
other than that
kaldı ki
moreover
parmak kaldı
very nearly
parmak kaldı
almost
kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

He stayed in New York for three weeks. - O, üç hafta New York'ta kaldı.

We stayed overnight in Hakone. - Bir geceliğine Hakone'de kaldık.

kal
{f} staying

I should study now, but I prefer staying on Tatoeba. - Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

kal
{f} remaining

The door remaining locked up from inside, he could not enter the house. - Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

kaldı ki
besides
Tadı damağımda kaldı
I still remember its delicious taste
az kaldı
(kalsın) almost, nearly
az kaldı/kalsın
almost, nearly
boğazımda kaldı
it sticks in my gizzard
dikiş kaldı almost: Yanmasına dikiş kaldı
It almost burned
her boyayı boyadık da fıstıki mi kaldı?
colloq . Even though we've yet to do the fundamental things, you're already talking about the finishing touches
kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

kendisi muhtac-ı himmet bir dede. (Nerde kaldı geriye himmet ede.)
(Konuşma Dili) You can't expect any help from him since he's in need of help himself
nerede kaldı ki how
(in the world) can ...?: Bu işi bile yapamazken nerede kaldı ki o işi yapasın? As you can't even do this job, how in the world can you do that one?
parmak kaldı almost
very nearly
çoğu gitti, azı kaldı
Most of it is over, the end is near
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kaldı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kal
Era
kal
Strife
التركية - التركية

تعريف kaldı في التركية التركية القاموس.

KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
الإنجليزية - التركية

تعريف kaldı في الإنجليزية التركية القاموس.

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)
kaldı
المفضلات