You had better throw away leftovers.
- Kalanları atsan iyi olur.
Those are the leftovers from lunch.
- Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.
All of us try to be what none of us couldn't be except when some of us were what the rest of us desired.
- Bazılarımız geriye kalanlarımızın arzu ettikleri şey oldukları zaman hariç, hepimiz hiçbirimizin olamadığını olmaya çalışırız.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
- Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Now clean up any residual dust.
- Şimdi kalan tozu temizleyin
If there is any left, give me some.
- Kalan varsa, bana biraz ver.
There was only a little milk left in the bottle.
- Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
There was a lot of food left over from the party.
- Partiden arta kalan birçok yemek vardı.
I drank the milk that was left over from breakfast.
- Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
Those are the leftovers from lunch.
- Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.
Tom ate the leftover pizza for breakfast.
- Tom kahvaltı için kalan pizayı yedi.
Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving.
- Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.
The surviving refugees longed for freedom.
- Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.
Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
- Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
- Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
- Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
- Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.