kalabalıkta

listen to the pronunciation of kalabalıkta
التركية - الإنجليزية
crowd in
in a crowd
kalabalık
crowd

Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer. - Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.

Go along with the crowd. - Kalabalık ile birlikte gidin.

kalabalık
crowded

The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka. - Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.

The bus was very crowded. I wish I had taken a taxi. - Otobüs çok kalabalıktı. Keşke bir taksiye binseydim.

kalabalıkta kendine yol açmak
thread one's way through
kalabalıkta kendine yol açmak
thread one's way
kalabalıkta çırılçıplak koşarak geçen kimse
streaker
kalabalık
{i} wilderness
kalabalık
{i} huddle
kalabalık
flock
kalabalık
horde

Tom was surrounded by a horde of screaming fangirls. - Tom bağıran fanatik kızlardan oluşan bir kalabalık tarafından çevrilmişti.

kalabalık
rush hour

The busses are especially crowded during rush hour. - Otobüsler özellikle işe gidiş geliş saatlerinde kalabalıktır.

kalabalık
Host

My host family gave me a hearty welcome. - Kalabalıki ailem bana sıcak bir karşılama yaptı.

kalabalık
{i} drove
kalabalık
rabble
kalabalık
{i} mob

The angry mob wanted Jesus killed for blasphemy. - Öfkeli kalabalık küfür için İsa'nın öldürülmesini istedi.

The furious mob attacked the building. - Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.

kalabalık
throne
kalabalık
throng
kalabalık
people

It is rude to point at people. - İnsanları işaret etmek kalabalıktır.

A crowd of people gathered around the speaker. - Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.

kalabalık
(Argo) wuss
kalabalık
full
kalabalık
squeeze
kalabalık
assemblage
kalabalık
regiment
kalabalık
dense
kalabalık
multitude
kalabalık
{i} squash
kalabalık
packed
kalabalık
jam-packed
kalabalık
swarm
kalabalık
mass
kalabalık
caboodle
kalabalık
{i} congestion
kalabalık
scrum
kalabalık
a crowd
kalabalık
crowd, throng, concourse, multitude, crush, horde; crowded, thronged
kalabalık
crowd, throng
kalabalık
junk, stuff, clutter
kalabalık
concourse
kalabalık
hive
kalabalık
cram
kalabalık
press

The crowd pressed toward the gate. - Kalabalık kapıya doğru bastırdı.

kalabalık
cohort
kalabalık
multitudinous
kalabalık
populous

Tokyo is more populous than any other city in Japan. - Tokyo Japonya'daki başka bir şehirden daha kalabalık.

Istanbul is the most populous city in Turkey. - İstanbul Türkiye'nin en kalabalık kentidir.

kalabalık
crop
kalabalık
gathering

There seems to be a big crowd gathering outside our office building. - Ofis binamızın dışında toplanan büyük bir kalabalık var gibi görünüyor.

A crowd was gathering around him. - Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.

kalabalık
legion
kalabalık
gaggle
kalabalık
spate
kalabalık
crush
kalabalık
army
kalabalık
thronged
kalabalık
congested
kalabalık
shoal
kalabalık
swarn
kalabalık
scrummage
kalabalık
rushhour
التركية - التركية

تعريف kalabalıkta في التركية التركية القاموس.

Kalabalık
(Osmanlı Dönemi) UKUB
Kalabalık
nas
Kalabalık
kalaba
kalabalık
Çok sayıda insan topluluğu
kalabalık
Gereksiz, karışık şeyler topluluğu
kalabalık
Sayıca çok
kalabalık
Sayıca çok: "Köy kahvesinin içi bu akşam her zamankinden kalabalıktı."- S. F. Abasıyanık
kalabalık
Hoşkin" de denilen bir iskambil oyunu
kalabalık
Çok sayıda insan topluluğu: "Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum."- A. Haşim
kalabalıkta
المفضلات