kai̇l

listen to the pronunciation of kai̇l
الإنجليزية - التركية
التركية - التركية
(Hukuk) Razı; razı olmuş; boyun eğmiş; söyleyen
(Osmanlı Dönemi) Söyleyen. Anlatan. Nakleden. Söz sahibi. İnanmış
(Osmanlı Dönemi) Boyun eğmiş. Rıza göstermiş, razı olmu
kail
İnanmış, aklı yatmış
kail
Aklı yatmış
kail
Söyleyen. İnanmış, aklı yatmış: "İkimiz de bu odayı tutmakla çok akıllılık ettiğimize kaildik."- M. Ş. Esendal
kail
Söyleyen
kâil
(Osmanlı Dönemi) söyleyen, anlatan, nakleden; inanan, boyun eğmiş, razı olmuş
kail olmak
İnanmak; razı olmak