kahır

listen to the pronunciation of kahır
التركية - الإنجليزية
heartsickness
rare oppression
rare coercion, force
grief, sorrow, remorse, distress
pain and sadness, tribulation, or suffering (accompanied by a rankling sense of injustice): Mazlume'nin sıhhatinin bozulması onun kahrındandır. It's because of the tribulation he's caused her that Mazlume's health has given way
remorse
suffering
sorrow
distress
kahır yüzünden lütfa uğramak
to benefit from something that was meant to harm one
التركية - التركية
Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme: "Her zulmü, kahrı boğmağa bir parça kan yeter."- A. Gündüz
Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
Derin üzüntü veya acı, sıkıntı
Derin üzüntü veya acı, sıkıntı: "Hayatını alnının teriyle kazanan, yirmi yıllık geçmişi, yalnız kahırlarla dolu bir Türk köylüsü."- O. V. Kanık
Kahırlar
satavat
kahır
المفضلات