kafayı

listen to the pronunciation of kafayı
التركية - الإنجليزية
head
on a bat
kafa
head

The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise. - Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.

The mistake cost him his head. - Hata onun kafasına mal oldu.

kafa
mind

I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind. - Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.

You've got a one-track mind. - Kafan tek taraflı çalışıyor.

kafayı takmak
be obsessed with
kafayı yemek
go nuts
kafayı bulmak
Get drunk, have a jag on
kafayı dinlemek
(deyim) Have peace of mind, possess one's soul in peace
kafayı toplamak
(deyim) Overcome a confusion
kafayı yemek
Run off the rails, have bats in the belfry, go haywire, be fucked up, be out of one's mind, be off one's nut
kafayı (yere) vurmak
1. to hit the sack, hit the hay. 2. to take to one's bed, get laid up (owing to illness)
kafayı bulma
inebriation
kafayı bulma
inebriety
kafayı bulma
becoming drunk
kafayı bulmak
have a jag on
kafayı bulmak
slang to be pleasantly tipsy (from drink)
kafayı bulmak
to get pissed, to be tanked up, to get tanked up
kafayı bulmak
get drunk
kafayı bulmuş
boozed
kafayı bulmuş
sottish
kafayı bulmuş
drunk
kafayı bulmuş
jagged
kafayı bulmuş
bombed
kafayı oynatmak
to go off the rails
kafayı takma
possession
kafayı takmış
obsessed

When Tom was a kid, he became obsessed with the girl who lived across the street from him. - Tom çocukken, sokağın karşı tarafında yaşayan kıza kafayı takmıştı.

She's obsessed with books. - O, kitaplara kafayı takmış.

kafayı tütsülemek
slang to get tight, get tipsy
kafayı vurup yatmak
hit the sack
kafayı yedirtmek
blow one's mind
kafayı yemek
to be fucked up, to be out of one's mind, to be off one's nut
kafayı yemiş
fucked-up, off one's head
kafayı yemiş
out of one's senses
kafayı çalıştırmak
to use one's life
kafayı çekme
swig
kafayı çekme
drinking
kafayı çekme
boozing
kafayı çekmek
to have booze-up, to booze
kafayı çekmek
have a wet
kafayı çekmek
colloq . to do some serious drinking, Brit. have a booze-up
kafayı çekmek
go on a bat
kafayı çekmiş
tanked
kafayı çizmek
loose one's senses
kafayı çizmek
rave
kafayı çizmek
be nuts
kafayı çizmek
be out of one's senses
kafayı çizmek
(Argo) go out of one´s mind
kafayı çizmek
have bats in the belfry
kafayı çizmek
flip out
kafayı çizmek
go berserker
kafayı üşütmek
go bananas
kafayı üşütmek
go barmy
kafayı üşütmek
to be off one's head, to be fucked up
kafayı üşütmek
have bats in the belfry
kafayı üşütmüş
off one's chump
kafayı üşütmüş
fucked-up
kafa
conk
kafa
onion
kafa
potato
kafa
brains

Tom has been racking his brains for a solution to the problem. - Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.

He's racking his brains about how to deal with the matter. - O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

kafa
bean
kafa
chump
kafa
intelligence
kafa
cast of mind
kafa
tete
kafa
crumpet
kafa
butt
kafayı yemek
be fucked up
kafayı yemek
flip
kafayı yemek
run off the rails
kafa
noddle
kafa
headpiece
kafa
(Argo) lemon
kafa
to head
kafa
{i} end

We're at our wits' end. - Kafamız allak bullak olmuş durumda.

kafa
head in
kafa
a large marble, shoooter
kafa
noggin
kafa
coconut
kafa
pate
kafa
sconce
kafa
costard
kafa
noodle
kafa
poll
kafa
head, nut; mind, brain, brains, intelligence, head
kafa
mind, mental attitude
kafa
savvy
kafa
knob
kafa
nob
kafa
nut

Tom is a conspiracy nut. - Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.

kafa
loaf
kafa
sconee
kafa
skull

The majority of animals have skulls. - Hayvanların çoğunun kafatası vardır.

Tom's skull has been fractured. - Tom'un kafatası kırıldı.

kafayı yemek
have bats in the belfry
kafayı yemek
go haywire
kafayı yemek
be touched
التركية - التركية

تعريف kafayı في التركية التركية القاموس.

KAFA
(Osmanlı Dönemi) Akıl, zekâ, anlayı
KAFA
(Osmanlı Dönemi) Ense, arka
KAFA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Akfâ) Baş. Kafa
Kafa
(Osmanlı Dönemi) ZİHNİYYET
kafa
Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak gibi organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
kafa
İnsan başı, ser
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin: "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş."- Y. K. Beyatlı
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet: "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı."- Y. Z. Ortaç
Kafa
(Osmanlı Dönemi) KAFN
kafa
Mekanik bir bütünün parçası
kafa
Cevizin büyük boyu
kafa
Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
kafa
Bellek
kafa
Baş (özellikle insan başı), ser
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
kafa
Demet haline getirilmiş tütün yapraklarının baş kısmı
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin
kafa
Fıçı ve bidonların boşaltılmasında kullanılan bir çeşit sapan
kafayı
المفضلات