kafasızca

listen to the pronunciation of kafasızca
التركية - الإنجليزية
witless
{a} wanting understanding, foolish, silly
foolish, indiscreet, or silly
(of especially persons) lacking sense or understanding or judgment
disapproval If you describe something or someone as witless, you mean that they are very foolish or stupid. a witless, nasty piece of journalism. = mindless, stupid
Destitute of wit or understanding; wanting thought; hence, indiscreet; not under the guidance of judgment
{s} lacking intelligence, silly, stupid, foolish, doltish
kafa
head

The mistake cost him his head. - Hata onun kafasına mal oldu.

The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise. - Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.

kafa
mind

It took a load off my mind when our team won the championship. - Takımımız şampiyonluğu kazandığında kafam rahatladı.

Try to reproduce the music in your mind. - Kafanızda müziği yeniden oluşturmaya çalışın.

kafa
conk
kafa
onion
kafa
potato
kafa
brains

Why did Tom blow his brains out? - Neden Tom kafasına ateş ederek intihar etti?

He's racking his brains about how to deal with the matter. - O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

kafa
bean
kafa
chump
kafa
intelligence
kafa
cast of mind
kafa
tete
kafa
crumpet
kafa
butt
kafa
noddle
kafa
headpiece
kafa
(Argo) lemon
kafa
to head
kafa
{i} end

We're at our wits' end. - Kafamız allak bullak olmuş durumda.

kafa
head in
kafa
a large marble, shoooter
kafa
noggin
kafa
coconut
kafa
pate
kafa
sconce
kafa
costard
kafa
noodle
kafa
poll
kafa
head, nut; mind, brain, brains, intelligence, head
kafa
mind, mental attitude
kafa
savvy
kafa
knob
kafa
nob
kafa
nut

Tom is a conspiracy nut. - Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.

kafa
loaf
kafa
sconee
kafa
skull

She keeps a human skull on her desk. - O, masasında bir insan kafatası tutuyor.

Tom's skull has been fractured. - Tom'un kafatası kırıldı.

التركية - التركية

تعريف kafasızca في التركية التركية القاموس.

KAFA
(Osmanlı Dönemi) Akıl, zekâ, anlayı
KAFA
(Osmanlı Dönemi) Ense, arka
KAFA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Akfâ) Baş. Kafa
Kafa
(Osmanlı Dönemi) ZİHNİYYET
kafa
Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak gibi organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
kafa
İnsan başı, ser
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin: "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş."- Y. K. Beyatlı
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet: "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı."- Y. Z. Ortaç
Kafa
(Osmanlı Dönemi) KAFN
kafa
Mekanik bir bütünün parçası
kafa
Cevizin büyük boyu
kafa
Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
kafa
Bellek
kafa
Baş (özellikle insan başı), ser
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
kafa
Demet haline getirilmiş tütün yapraklarının baş kısmı
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin
kafa
Fıçı ve bidonların boşaltılmasında kullanılan bir çeşit sapan
kafasızca
المفضلات