kaçmakta

listen to the pronunciation of kaçmakta
التركية - الإنجليزية
on the run
Fleeing

The suspect in the robbery is still on the run.

In a very hurried manner, usually while doing another activity

I only had half an hour for lunch, and I had to go to the bank as well as collect the car from the garage. This meant I had to eat on the run today.

At a disadvantage; forced to abandon a position

The corruption charges against her aides have her on the run.

Constantly traveling or moving from place to place

She's a busy executive and always on the run.

in a rush; running away; in retreat
The most recently issued (and typically the most liquid) government bond in a particular maturity range
The most recently issued (and, therefore, typically the most liquid) government bond in a particular maturity range
kaç
how much?

Tom should know exactly how much money we have to spend. - Tom kaç para harcamak zorunda olduğumuzu tam olarak bilmeli.

I was just wondering how much it would cost to have my car washed and waxed. - Ben sadece arabamı yıkatmanın ve cilalatmanın kaça mal olacağını merak ediyordum.

kaç
how many; many
kaç
{f} escape

His escape attempt was successful. - Kaçış denemesi başarılıydı.

Four armed men held up the bank and escaped with $4 million. - Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.

kaç
many

How many kids do you have? - Kaç tane çocuğun var?

How many children do you have? - Kaç tane çocuğun var?

kaç
how

How many children do you have? - Kaç tane çocuğun var?

How many pens do you have? - Kaç tane dolma kalemin var?

kaç
how many

How many kids do you have? - Kaç tane çocuğun var?

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

kaç
scoot
kaç
abscond

He absconded with the money. - O, para ile birlikte kaçtı.

Tom absconded with all the money donated for earthquake relief. - Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.

kaç
got out of
kaç
break out

Tom helped me break out of jail. - Tom hapisten kaçmama yardım etti.

When did Tom break out of prison? - Tom ne zaman hapishaneden kaçtı?

kaç
run off

Layla has probably run off again. - Leyla muhtemelen yine kaçtı.

It's too late to shut the barn door when the horse has already run off. - At zaten kaçtığında ahır kapısını kapatmak için çok geç.

kaç
{f} escaping

Seize this brigand! Prevent him from escaping! - Bu haydutu yakalayın! Kaçmasına müsaade etmeyin!

Gas was escaping from a crack in the pipe. - Borudaki bir çatlaktan gaz kaçıyordu.

kaç
turn tail
kaç
run away

When they are in danger, they run away. - Onlar tehlikede olduğunda, kaçarlar.

He had no choice but to run away. - Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.

kaç
{f} fled

A large animal fled from the zoo. - Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.

She fled for fear of being caught. - O yakalanma korkusuyla kaçtı.

kaç
get out of

Run, Tom. Get out of here! - Kaç Tom. Çık buradan!

What time did you get out of bed yesterday? - Dün saat kaçta yataktan çıktın?

kaç
flee

I think, therefore I flee. - Sanırım, bu yüzden kaçarım.

There is no reason for her to flee. - Onun kaçması için bir sebep yok.

kaç
cheese it
kaç
elope

They had to elope somehow. - Onlar bir şekilde kaçmak zorunda kaldı.

Why don't we just elope? - Biz neden sadece kaçmıyoruz?

التركية - التركية

تعريف kaçmakta في التركية التركية القاموس.

kaç
Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı: "Yakup Kadri'nin romanlarının kaç dile çevrildiğini bilen bile yoktur."- Ç. Altan
kaç
Birçok: "Kaç gündür ben de bunu söyleyecektim, söyleyemiyorum."- O. Kemal
kaç
Birçok
kaç
Batı Hindistan'da eski bir Hindu devleti
kaç
Sonbahar
kaç
Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı
kaçmakta
المفضلات