Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
We ate some fried meat.
- Biraz kızarmış et yedik.
Tom loves fried chicken.
- Tom, kızarmış tavuk seviyor.
Your eyes are red from crying.
- Gözlerin ağlamaktan kızarmış.
I was red as a tomato.
- Bir domates gibi kızarmıştım.
Do you know how to make a grilled cheese sandwich?
- Kızarmış peynirli sandvicin nasıl yapıldığını biliyor musun?
Roast beef is usually accompanied by Yorkshire pudding.
- Genellikle kızarmış bifteğe Yorkshire pudingi eşlik eder.
Is roast chicken on the menu tonight?
- Kızarmış tavuk bu gece menüde mi?
I prefer coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve kızarmış ekmek tercih ederim.
Tom ate three eggs and a slice of toast.
- Tom, üç yumurta ve bir dilim kızarmış ekmek yedik.
The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
- Salata; zeytinyağı, kızarmış ekmek parçaları ve fındık olmadan eksiktir.
Tom bought some croutons.
- Tom biraz kızarmış ekmek parçaları aldı.
He is eating a crumpet.
- O bir kızarmış hamur tatlısı yiyor.
Tom loves fried chicken.
- Tom, kızarmış tavuk seviyor.
Avoid fried foods for a while.
- Bir süre kızartılmış yiyeceklerden kaçının.
Tom is frying an egg.
- Tom bir yumurta kızartıyor.
It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.
- Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.