التركية - الإنجليزية
تعريف kızıl في التركية الإنجليزية القاموس.
- red
In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
-On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
She contributed to the Red Cross.
-Kızıl Haç'a katkıda bulundu.
- crimson
- scarlet
Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
-Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
- (Tıp) red fever
- (Bilgisayar) reds
- vermilion
- (Tıp) dengue
- communist
- rusty
- prov. golden, gold
- lurid
- (Konuşma Dili) completely, utterly, as ... as they come
- (Konuşma Dili) (a) communist, (a) red
- path. scarlet fever, scarlatina
- red, scarlet; redhead; scarlet fever; communist, red
- scarlatina
- scarlet fever
Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
-Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
- carmine
- redhead
I had three girlfriends: the first was a blonde, the second a brunette, and the third a redhead.
-Üç sevgilim vardı: ilki sarışın, ikincisi esmer, üçüncüsü kızıl saçlıydı.
Tom is a redhead, isn't he?
-Tom kızıl saçlı, değil mi?
- ginger
- gold
- kızıl saç
- red hair
- kızıl saçlı
- ginger
- kızıl kahverengi
- russet
- kızıl ötesi
- (Gıda) infrared
- kızıl adalar
- the princes' islands
- kızıl akbaba
- (Hayvan Bilim, Zooloji) eurasian griffon
- kızıl akbaba
- (Hayvan Bilim, Zooloji) gyps fulvus
- kızıl akçaağaç
- (Botanik, Bitkibilim) acer rubrum
- kızıl ardıç
- redwing
- kızıl başlı örümcekkuşu
- woodchat
- kızıl başlı örümcekkuşu
- woodchat shrike
- kızıl başlı örümcekkuşu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) lanius senator
- kızıl gerdan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) redbreast
- kızıl gerdan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) european robin
- kızıl gerdan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) erithacus rubecula
- kızıl gerdanlı incir kuşu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) anthus cervinus
- kızıl geyik
- (Hayvan Bilim, Zooloji) cervus elaphus
- kızıl geyik
- red deer
- kızıl geyiğin erkeği
- hart
- kızıl kahve
- red brown
- kızıl kumkuşu
- curlew sandpiper
- kızıl kırlangıç
- red-rumped swallow
- kızıl meşe
- (Botanik, Bitkibilim) quercus rubra
- kızıl renk
- ginger
- kızıl saç
- carroty
- kızıl saç
- ginger
- kızıl tilki
- (Hayvan Bilim, Zooloji) vulpes vulpes
- kızıl tugaylar
- the red brigades
- kızıl vaşak
- (Hayvan Bilim, Zooloji) bobcat
- kızıl vaşak
- (Hayvan Bilim, Zooloji) lynx rufus
- kızıl çaylak
- red kite
- kızıl çaylak
- (Hayvan Bilim, Zooloji) milvus milvus
- kızıl ötesi
- (Askeri) infra-red
- kızıl ötesi
- (Otomotiv) ultraviolet
- kızıl ötesi
- (Fotoğrafçılık) infra red
- kızıl şahin
- long-legged buzzard
- kızıl şahin
- (Hayvan Bilim, Zooloji) long legged buzzard
- kızıl şahin
- (Hayvan Bilim, Zooloji) buteo rufinus
- kızıl cin
- (Astronomi) Red sprite; Red sprites appear as luminous reddish-orange, plasma-like flashes, that occur above thunderstorms into atmosphere about 95km altitude. They occur when there is an electrical discharge on neutral nitrogen molecules in a lightning storm
- kızıl elma
- red apple
- kızıl klemens
- (Enerji Üretimi) Brass connector
- kızıl sungur
- (Hayvan Bilim, Zooloji) Marsh harrier
- kızıl yel
- red wind
- kızıl çam
- red pine
- Kızıl deniz
- Red Sea
- Kızıl ordu
- the Red Army
She was a member of the Red Army Faction.
-O, Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun bir üyesiydi.
- kızıl akbaba
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kartalgiller) griffon vulture
- kızıl akbaba
- griffon
- kızıl akbaba
- griffon vulture
- kızıl akbaba
- griffin vulture
- kızıl akbaba
- griffin
- kızıl ardıçkuşu
- redwing
- kızıl ağaçkakan
- redheaded woodpecker
- kızıl balçık
- terra cotta
- kızıl basili
- (Veteriner) swine-fever bacillus
- kızıl bayrak
- red flag
- kızıl başlı kiraz kuşu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) emberiza bruniceps
- kızıl başlı kirazkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş) red-headed bunting
- kızıl başlı çinte
- red-headed bunting
- kızıl boyunlu batağan
- red-necked grebe
- kızıl boyunlu batağan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) podiceps grisegana
- kızıl boyunlu dalgıç kuşu
- (Latin) podiceps griseigena
- kızıl cahil
- as ignorant as they come
- kızıl deli
- raving lunatic
- kızıl deniz düdükçünü
- (Hayvan Bilim, Zooloji) phalaropus flucarius
- kızıl denizdüdükçünü
- (Hayvan Bilim, Zooloji) red phalarope
- kızıl denizdüdükçünü
- (Hayvan Bilim, Zooloji) phalaropus fulicarius
- kızıl denizdüdükçünü
- grey phalarope
- kızıl denizdüdükçünü
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: çullukgiller) grey phalarope
- kızıl doru
- bay
- kızıl doru sorrel, bay
- (horse)
- kızıl enseli doğan
- (Hayvan Bilim, Zooloji) falco pelegrinoides
- kızıl enseli doğan
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: doğangiller) barbary falcon
- kızıl enseli doğan
- barbary falcon
- kızıl fosfor
- (Kimya) red phosphorus
- kızıl gel-git
- (Meteoroloji) red tide
- kızıl gerdan
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: karatavukgiller) robin, redbreast
- kızıl gerdanlı
- red necked
- kızıl gerdanlı dalgıç
- (Hayvan Bilim, Zooloji) gavia stellata
- kızıl gerdanlı dalgıç
- red-throated diver & loon
- kızıl gerdanlı incirkuş
- red-thorated pipit
- kızıl gerdanlı incirkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kuruksallayangiller) red-throated pipit
- kızıl gerdanlı kuş
- red necked
- kızıl geyik
- (Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: geyikgiller) red deer
- kızıl gürgen
- (Çevre,Teknik) copper beech
- kızıl hastalığı
- scarlatina
- kızıl humma
- scarlet fever
- kızıl ibikli kız kuşu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) vanellus indicus
- kızıl iblis
- veritable fiend, hellhound
- kızıl inek
- (Hayvan Bilim, Zooloji) carduelis hornemanni
- kızıl inek
- redpoll
- kızıl kafalı kimse
- ginger hair
- kızıl kahverengi
- titian
- kızıl kahverengi
- golden brown
- kızıl kahverengi
- sorrel
- kızıl kahverengi
- mahogany
Tom has a mahogany desk.
-Tom bir kızıl kahverengi sıraya sahip.
- kızıl karaman
- a fat-tailed sheep
- kızıl kaynak
- bronze welding
- kızıl keklik
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: sülüngiller) red-legged partridge
- kızıl keresteli ağaç
- redwood
- kızıl khaya
- (Botanik, Bitkibilim) african mahogany
- kızıl kiraz kuşu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) emberiza caesia
- kızıl kirazkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yelvegiller) Cretzschmar's bunting
- kızıl kirazkuşu
- cretzschmar's bunting
- kızıl kirazkuşu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) emberiza caesia
- kızıl korkusu
- (Politika, Siyaset) red scare
- kızıl kuyruklu örümcekkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: örümcekkuşugiller) Isabelline shrike
- kızıl kömür
- red charcoal
- kızıl kırlangıç
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kırlangıçgiller) red-rumped swallow
- kızıl kıyameti koparmak
- to raise a hell of a row
- kızıl meyveli
- (Botanik, Bitkibilim) red-fruited
- kızıl orkinos
- skipjack
- kızıl panda
- red panda
- kızıl parıltı
- (Meteoroloji) red flash
- kızıl pas
- red rust
- kızıl perde inme
- (Askeri) redout
- kızıl pirinç
- red brass
- kızıl postlu tırmanıcı bir güney amerika etçili
- coati
- kızıl puma
- eyra
- kızıl renk
- carbuncle
- kızıl renkli ziynet eşyaları
- carbuncle
- kızıl sakallı
- red bearded
- kızıl saç
- carrot
- kızıl saç
- carrots
- kızıl saçlı
- red haired
- kızıl saçlı
- red
John kissed any woman with red hair.
-John kızıl saçlı bir kadını öptü.
Tom is the one with red hair.
-Tom kızıl saçlı biridir.
- kızıl saçlı
- red headed
- kızıl saçlı
- red head
- kızıl saçlı
- red-headed
- kızıl saçlı
- redheaded
- kızıl saçlı
- carroty
- kızıl saçlı kimse
- carrot
- kızıl sertlik
- red hardness
- kızıl somon
- (Denizbilim) red salmon
- kızıl somon
- (Denizbilim) blueback salmon
- kızıl somon
- (Denizbilim) onchorynchus nerka
- kızıl somon
- (Denizbilim) sockeye
- kızıl somon
- (Denizbilim) sockeye salmon
- kızıl söğüt
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: söğütgiller,safsafiye) [syn.: kızıl söğüt, tavulga] red willow
- kızıl sıcaklık
- red heat
- kızıl sıcaklık aralığı
- red heat range
- kızıl sırtlı kızılkuyruk
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: karatavukgiller) Eversmann's redstart
- kızıl tüylü
- red
- kızıl çakmak taşı
- rose quartz
- kızıl çardak gülü
- crimson rambler
- kızıl çubuk
- (Botanik, Bitkibilim) dogwood
- kızıl ötesi film
- (Askeri) infra-red film
- kızıl ötesi görüş
- (Askeri) forward looking infra-red
- kızıl ötesi mikroskop
- (Tıp) infra red microscope
- kızıl ötesi nem ölçer
- (İnşaat) infrared moisture meter
- kızıl ötesi radyasyon
- (Otomotiv) ultraviolet radiation
- kızıl ötesi tarayıcı
- (Askeri) infra-red line scanning device
- kızıl ötesi ışınlar
- (Askeri) infra-red rays
- kızıl ötesi ışınlar
- (Tıp) infrared radiation
- kızıl ötesiyle doyurma
- jecorising
- kızıl ötesiyle doyurmak
- jecorise
- kızıl ötesiyle doyurulmuş
- jecorised
- kızıl ısı
- red heat
- kızıl ışık
- glow
- kızıl şahin
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yırtıcılar,cariha) long-legged buzzard
- kızıl şirketler
- (Ticaret) red chips
- kızıl-kahverengi
- titian
- Geliştirilmiş Kızıl ötesi görüşlü Hedefleme; amfibi görev kuvveti; Alkol, Tütün
- (Askeri) Advanced Targeting FLIR; amphibious task force; Bureau of Alcohol, Tobacco and Firearms (TREAS)
- Hava Stok Maddeleri; Amerikan (Milli) Kızıl Haçı
- (Askeri) air Reserve Components; American (National) Red Cross
- Ulusar Arası Kızıl Haç; Uluslar Arası Kurtarma Komitesi
- (Askeri) International Red Cross; International Rescue Committee
- Uluslar Arasıslar Arası Kızıl Haç ve Kızıl Ay Toplulukları Federasyonu
- (Askeri) International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies
- Uluslar arası kızıl haç Komitesi
- (Askeri) International Committee of the Red Cross
- afrika'daki bir ağacın sert ve kızıl kerestesi
- camwood
- elektro-optik-kızıl ötesi
- (Askeri) electro-optical-infrared
- gün batımında doruklardaki kızıl ışık
- alpenglow
- iki eli (kızıl)
- kanda olsa no matter what he's/she's doing, no matter what, no matter how tied up he/she is
- küçük kızıl buğday
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: buğdaygiller,necliye) einkorn
- sarımsı kızıl
- sandy
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف kızıl في التركية التركية القاموس.
- Aşırı derecede olan
- Komünist
- Tembel, çalışmayı sevmeyen
- Parlak kırmızı renk
- Bu renkte olan: "Sular sarardı
- Daha çok küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık
- Bu renkte olan
- Aşırı derecede olan: "Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu."- F. R. Atay
- Altın
- Kendine has bir deri döküntüsü ve boğaz ağrısı ile ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık
- (Osmanlı Dönemi) ASFER
- KIZIL
- (Osmanlı Dönemi) Kıldan yapılan ip
- KIZIL
- (Osmanlı Dönemi) Aşırı, müfrit
- KIZIL
- (Osmanlı Dönemi) t. Kırmızı, alrenk
- kızıl cin
- (Astronomi) Fırtına bulutlarının üstünde ve yaklaşık 95km seviyesinde yıldırım esnasında, nötr azot moleküllerden geçen elektrik akımı sonucu birkaç milisaniyede oluşan, kırmızımsı-turuncu renkte parlak, plazma benzeri parıltılar
- kızıl panda
- (Hayvan Bilim, Zooloji) Küçük panda (Ailurus fulgens), Kızıl panda olarak da bilinir, etçiller (Carnivora) takımından çok ürkek ve tehlike altında olan bir tür. Üstünü yalıyarak temizlerken bir kediyi andırdığı için "Kedi ayısı"da denilir. Zoolojik sınıflandırılmasının ayrıntıları hala tartışılmaktadır
- KIZIL TEHLİKE
- (Osmanlı Dönemi) Dinsizlik, anarşistlik ve komünistlik tehlikesi
- kızıl elma
- Osmanlı ordularını uzak cephe savaşlarına özendirmede gösterilen simgesel hedef
- kızıl iblis
- Çok kötü ruhlu (kimse)
- kızıl kıyamet
- Kızılca kıyamet
- kızıl su yosunları
- Denizlerin yaklaşık 200 m derinliklerinde yaşayan kırmızı renkli su yosunları
- kızıl yel
- Güneyden esen rüzgâr
- kızıl ötesi
- Işık tayfında kırmızı alanın ötesindeki alanda yayılmış ısı ışınlarından oluşan, gözle görülmeyen ışınım, enfraruj
- kızıl ısı
- Temmuzun çok sıcak olan ikinci yarısı
- Kızıl ötesi
- enfraruj
المصطلحات ذات الصلة
kızıl
الواصلة
kı·zılالنطق
Resimler
السابق
المفضلات