kıyamet

listen to the pronunciation of kıyamet
التركية - الإنجليزية
doomsday
Doomsday, the end of the world; tumult, rumpus, uproar, disturbance, turmoil, chaos
tumult, uproar, disturbance
storm
resurrection
pandemonium
doomsday, the end of the world (when the dead will be resurrected)
ruckus
ruction
apocalypse

The zombie apocalypse is nigh! - Zombi kıyameti yakın!

What would you do in the event of a zombie apocalypse? - Bir zombi kıyameti durumunda ne yapardın?

disturbance
turmoil
doom
rumpus
chaos
judgment
judgement
tumult
judg(e)ment
the Last Judgment
kıyamet 12
Resurrection 12
kıyamet alameti
portents of the Hour
Kıyamet günü
Judgment Day
Kıyamet günü
the Day of Judgment
Kıyamet günü
Last Judgment
kıyamet alameti sign portending
the approach of doomsday
kıyamet borusu
the trump of doom
kıyamet borusu
the last trump
kıyamet gibi
very much, lots of, heaps of
kıyamet gibi/kadar lots of, umpteen
galore
kıyamet günü
doomsday
kıyamet günü
day of reckoning
kıyamet günü
the day of wrath
kıyamet günü
doomsday, Judgement Day, the Day of Judgement, the Last Judgement
kıyamet günü
day of doom
kıyamet günü
crack of doom
kıyamet gününün yaklaştığını iddia eden kimse
doomster
kıyamet kopmak
1. for all hell to break loose. 2. for the end of the world to come
kıyamet koptu
pandemonium broke out
kızılca kıyamet
great uproar
kızılca kıyamet
bedlam
kızılca kıyamet
frightful row
kızılca kıyamet koparmak
cause a bedlam
kış kıyamet
severe winter cold
Küçük Kıyamet
(Tarih) The 1509 Constantinople earthquake: an earthquake that occurred in the Sea of Marmara on September 10, 1509 at about 10 p.m
Küçük Kıyamet
(Tarih) Lesser Judgement Day
biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar
(Atasözü) All conflicts can be traced back to a quarrel between the haves and the have-nots
kavga kıyamet
affray
kavga kıyamet
fracas
kavga kıyamet
dustup
kavga kıyamet
shemozzle
kopmak (kıyamet)
break loose
taş yağar, kıyamet
koparken while all hell is/was breaking loose
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) kâinatın yıkılıp mahvolması, dünyanın sonu ve bütün insanların dirilip mahşer meydanında toplanacağı zaman
Gürültülü karışıklık, gürültü, patırtı
Tek tanrılı dinlerin inanışına göre dünyanın sonu ve bütün ölülerin dirilerek mahşerde toplanacağı zaman
Gürültülü karışıklık, gürültü, patırtı: "Bağırma, çağırma, kıyamet, polisler Mustafa'yı çalyaka götürürler."- P. Safa
(Osmanlı Dönemi) HÎN
(Osmanlı Dönemi) TAMMAT
(Osmanlı Dönemi) AZİFE
mahşer günü
(Osmanlı Dönemi) VÂKIA'
(Osmanlı Dönemi) GAŞİYE
karia
(Osmanlı Dönemi) HÜNEYHE
KIYAMET
(Osmanlı Dönemi) Mc: Büyük belâ
KIYAMET
(Osmanlı Dönemi) Fazla sıkıntı. (Bak: Haşr)(Yevm ve sene vesâire gibi her nevde bir kıyamet-i mükerrere vardır. Ve keza beşerdeki istidad kıyamete bir remizdir. İ.İ.)(Mevt-i dünyanın vuku bulmasıdır. Şu mes'eleye delil: Bütün Edyan-ı Semâviyyenin icmâıdır ve bütün fıtrat-ı selimenin şehadetidir ve şu kâinatın bütün tahavvülât ve tebeddülât ve tagayyürâtının işaretidir. Hem a
KIYAMET
(Osmanlı Dönemi) Dünyanın yıkılıp harab olması. Her şeyin mahvolması. Dünyanın sonu ve mahşer meydanına bütün insanların dirilip toplanacağı zaman
KIYAMET SURESİ
(Osmanlı Dönemi) Kur'an-ı Kerim'in 75. Suresi olup "Lâ Uksimu" Suresi de denir. Mekkidir
Kıyamet 1
(Kuran) Kıyamet gününe yemin ederim
Kıyamet 11
(Kuran) Hayır; hayır; bir sığınak yoktur
Kıyamet 12
(Kuran) O gün, sen, Rabbinin huzuruna varıp durursun
Kıyamet 13
(Kuran) O gün, insanoğluna önde ve sonda yaptığı ne varsa bildirilir
Kıyamet 16
(Kuran) Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle
Kıyamet 17
(Kuran) Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer
Kıyamet 18
(Kuran) Biz onu Cebrail'e okuttuğumuz zaman, onun okumasını dinle
Kıyamet 19
(Kuran) Sonra onu sana açıklamak Bize düşer
Kıyamet 2
(Kuran) Ve nedamet çeken nefse yemin ederim
Kıyamet 20
(Kuran) Hayır, hayır! Sizler, çabuk elde edeceğiniz dünya nimetlerini seversiniz
Kıyamet 21
(Kuran) Ahireti bırakırsınız
Kıyamet 24
(Kuran) O gün bir takım yüzler de asıktır
Kıyamet 25
(Kuran) Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır
Kıyamet 28
(Kuran) Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır
Kıyamet 29
(Kuran) Bacaklar birbirine dolaşır
Kıyamet 3
(Kuran) İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor?
Kıyamet 30
(Kuran) O gün sevk Rabbin huzurunadır. *
Kıyamet 34
(Kuran) Sana yazıklar olsun, yazıklar!
Kıyamet 35
(Kuran) Daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar!
Kıyamet 36
(Kuran) İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?
Kıyamet 37
(Kuran) O, katılan bir meni damlası değil miydi?
Kıyamet 38
(Kuran) Sonra kan pıhtısı olmuş, sonra Allah onu yaratıp şekil vermişti
Kıyamet 39
(Kuran) Ondan, erkek, dişi iki cins yaratmıştı
Kıyamet 4
(Kuran) Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz
Kıyamet 40
(Kuran) Bunları yapan Allah'ın ölüleri diriltmeğe gücü yetmez mi? Elbette yeter. *
kıyamet alameti
Kıyametin kopacağını önceden gösteren belirtiler
kıyamet alameti
İçinde yaşanılan durumu beğenmeyenlerin kullandığı bir söz
kıyamet günü
Dünyanın yok olacağı, ölülerin dirilip ayağa kalkacağı zaman
kızıl kıyamet
Kızılca kıyamet
kızılca kıyamet
Aşırı bir biçimde gürültülü çekişme, kavga, kızıl kıyamet
kış kıyamet
Çok zorlu kış; yağmurlu, fırtınalı soğuk hava
Küçük Kıyamet
(Tarih) 10 Eylül 1509 günü İstanbul'da gerçekleşen büyük yıkıma yol açmış depreme verilen ad
TÂ BE KIYAMET
(Osmanlı Dönemi) Kıyamete kadar
kıyamet
المفضلات