kıvam

listen to the pronunciation of kıvam
التركية - الإنجليزية
consistence
consistency

I'm sorry to say that your madeleines have the consistency of rubber. - Senin şekerli çöreklerinin kauçuk kıvamına sahip olduğunu söylediğim için üzgünüm.

the right moment or stage (in development)
stiffness
consistency, consistence; propitious moment
consistency, thickness, degree of density
degree of maturity
the peak of development
temper
(Çevre) viscosity
propitious moment
normal kıvam
(İnşaat) normal consistency
KIVAM
consistance
plastik kıvam
(İnşaat) plastic consistency
التركية - التركية
Bir şeyin en uygun zaman veya durumu
Sıvıların koyuluğu
Spor çalışmalarında başarılı olabilmek için, fizik ve moral yönünden istenilen iyi durum
Koyuluk; koyuluk derecesi
Koyuluk, tav
Sıvıların koyuluk derecesi
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Çağ
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Mâyi bir şeyin koyulaşmış hali
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Durma
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Tav
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin nizamı
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Doğrular. Dikler. Dik ve doğru çizgiler
KIVAM
(Osmanlı Dönemi) Olgunluk derecesi. Her şeyin en uygun hali
kıvam
المفضلات