kıtlık

listen to the pronunciation of kıtlık
التركية - الإنجليزية
famine

Disease and famine go together. - Hastalık ve kıtlık birlikte giderler.

Famine followed upon the eruption of the volcano. - Yanardağ patlamasını kıtlık izledi.

(Hukuk) scarcity
dearth
paucity
famines
sparse
scanty
sparess
drought

Many peasants died during the drought. - Kıtlık süresince birçok köylü öldü.

(Gıda) dearth of something
meager
(Politika, Siyaset) hunger
exility
exiguousness
scarceness
slimness
failure
scantiness
sparseness
exiguity
scarcity, shortage
famine; scarcity, shortage, deearth (of sth)
shortage
scantness
famine, general scarcity of food
sparsity
penury
shortness
meagerness
kıtlık bölgesi
(Bilgisayar,Elektrik, Elektronik) depletion layer
kıtlık zamanı
of famine
التركية - التركية
İhtiyaca yetmeyecek derecede azlık: "Toprak darlığı, ham madde kıtlığı ve nüfus artışı..."- F. R. Atay
Azlık
Yiyecek maddelerinde görülen darlık
Kuraklık, savaş gibi sebeplerle ürünün yetişmemesi ve bundan doğan açlık: "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır."- H. R. Gürpınar
İhtiyaca yetmeyecek derecede azlık
Kuraklık, savaş gibi sebeplerle ürünün yetişmemesi ve bundan doğan açlık
Duygu, söz vb.nde azlık
(Osmanlı Dönemi) CAYİHA
(Osmanlı Dönemi) LEZBE
(Osmanlı Dönemi) CE'VET
(Osmanlı Dönemi) ÜLBE
(Osmanlı Dönemi) TENG
açlık
(Osmanlı Dönemi) İNAME
(Osmanlı Dönemi) CÜDUBE
KITLIK
(Osmanlı Dönemi) Kahtlık. Bak: Kaht
kıtlık
المفضلات