kısmet

التركية - الإنجليزية

تعريف kısmet في التركية الإنجليزية القاموس.: fortune; chance; match; chance of marriage for a girl; luck; fatality; (isim) Destiny, faith, fortune, luck; inning; predestination; destiny, fortune, kismet; portion; fate; Perhaps./If fortune wills it; chance of marriage (for a woman). K; destiny; lot; kismet; shot; destiny, fortune, lot; luck, chance; chance of marriage for a girl, match; foreordination; innings; foreordain; moira
kısmet ağacı: (Botanik, Bitkibilim) clerodendron
kısmet neyse: whatever shall be
kısmet olmak: be possible
kısmet olmak: to be possible
kısmet olmak: possible
kısmet!: may be!
kısmet değilmiş: it was not fated to be
kısmet değilmiş: it wasn't meant to be
kısmet değilmiş: it was not destined to be
kısmet kapısı: the source of one's livelihood
kısmet olan: predestinate
kısmet olmak: 1. to be possible, be in the cards. 2. to be allotted (someone) by fate
kime niyet, kime kısmet: (Konuşma Dili) The person for whom something is intended may not always be the person who gets it in the end
önceden kısmet etmek: foreordain

التركية - التركية

تعريف kısmet في التركية التركية القاموس.: Şimdiden belli değil, ya olur ya olmaz anlamında; Sadun Boro'nun karısı Odo ve kızı Doniz'le dünya turuna çıktığı teknenin adı; Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip; Evlenme talihi; Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip: "Kısmet ise gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden?"- Atasözü; Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu; Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu. "Şimdiden belli değil, ya olur ya olmaz" anlamında bir seslenme sözü; Evlenme talihi: "Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti."- H. E. Adıvar; Talih, kader, şans
KISMET: (Osmanlı Dönemi) Fık: Hisse-i şâyiayı, yani, taksim olunmamış maldaki hisseleri sahiplerine tahsis etmektir
KISMET: (Osmanlı Dönemi) Bölmek ve ayırmak. Bahşetmek. Taksim etmek
kısmet ağacı: Bütün sıcak ülkelerde sık rastlanan tırmanıcı ve iri gövdeli ağaç (Clerodendron)
kısmet kapısı: Gelir sağlayan yer
kısmet kapısı: Evlenip gittiği yer
kısmet olmak: Talih yardım etmek