Tom is coming over in a little while.
- Tom kısa sürede ziyaret edecek.
I got stronger overnight.
- Kısa sürede daha güçlü oldum.
I had to make a speech on short notice.
- Kısa sürede konuşma yapmak zorunda kaldım.
I appreciate your coming on such short notice.
- Bu kadar kısa sürede gelmeni takdir ediyorum.
Someone will be with you in just a moment.
- Sadece kısa sürede birisi seninle olacak.
I'll get back to you in a moment.
- Kısa sürede sana döneceğim.
He can run 100 meters in less than twelve seconds.
- On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.
It is very important to master English in short time.
- Kısa sürede İngilizceye hakim olmak çok önemli.
I believe she'll arrive in a short time.
- Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.
I'm sorry I haven't called you in a while.
- Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.
It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
- Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.