kısa süre

listen to the pronunciation of kısa süre
التركية - الإنجليزية
(Sigorta) short period
span
short notice

Tom wasn't able to find a babysitter on such short notice. - Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.

Tom had to go to Boston on short notice. - Tom çok kısa sürede Boston'a gitmek zorunda kaldı.

piece
short time

Tom and Mary were married for a very short time. - Tom ve Mary çok kısa süredir evliydi.

Tom only lived in Boston for a short time. - Tom kısa süre sadece Boston'da yaşadı.

spell
streak
snatch
moment

Someone will be with you in a moment. - Kısa sürede biri sizinle olacak.

Sit down. I'll be with you in a moment. - Oturun. Kısa sürede sizinle olacağım.

second

He can run 100 meters in less than twelve seconds. - On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.

bit
while

I'm sorry I haven't called you in a while. - Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.

Tom is coming over in a little while. - Tom kısa sürede ziyaret edecek.

minute
kısa süre önce
recently
kısa süre sonra
Shortly after
kısa bir süre önce
A short while ago
kısa bir süre için
for the time
kısa süre
المفضلات