Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak: "Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi."- Ö. Seyfettin
Kesinti yapmak, tutumlu davranmak: "Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm."- Y. Z. Ortaç