kırıntısı

listen to the pronunciation of kırıntısı
التركية - الإنجليزية
a crumb of
kırıntı
{i} crumb

These children threw the bread crumbs to the ducks, I saw them. - Bu çocuklar ördeklere ekmek kırıntıları attılar, onları gördüm.

Pass me the broom and dustpan, please. I spilled some crumbs on the floor. - Bana süpürge ve faraşı ver lütfen. Yere bazı kırıntılar döktüm.

kırıntı
{i} debris
kırıntı
{i} piece
kırıntı
scraps

She would often bring home table scraps from the restaurant where she worked to feed to her dog. - O, köpeğini beslemek için çalıştığı restorandan sık sık masa kırıntılarını getirirdi.

The restaurant owner allowed her to take table scraps home to feed all of her dogs. - Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.

kırıntı
chipping
kırıntı
partide
maden kırıntısı
(Mekanik) grit
kırıntı
bit

He ate every bit of his dinner. - Yemeğinin her kırıntısını yedi.

kırıntı
rag
kırıntı
scrap

The restaurant owner allowed her to take table scraps home to feed all of her dogs. - Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.

Tom fed his dog table scraps. - Tom köpeğini masa kırıntılarıyla besledi.

kırıntı
snatch
kırıntı
fragment
ekmek kırıntısı
bread crumbs
ekmek kırıntısı
crumb, breadcrumb
ekmek kırıntısı
breadcrumb
ekmek kırıntısı
bread crumb
it kırıntısı
slang son of a bitch, bastard, jerk
kireçtaşı kırıntısı
limestone chips
kömür kırıntısı
slag
kırıntı
ort
kırıntı
fragment, piece, scrap, bit, chip; crumb
kırıntı
fragment, piece
kırıntı
chip
kırıntı
sweeps
kırıntı
shred
kırıntı
oddments
kırıntı
clast
seramik kırıntısı
(İnşaat) chamotte
التركية - التركية
kırıntısı
المفضلات