kılıcına

listen to the pronunciation of kılıcına
التركية - الإنجليزية
edgewise, on edge
on edge
kılıç
sword

All they that take the sword shall perish with the sword. - Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.

A samurai in the Edo era carried two swords. - Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı.

kılıç
blade
kılıç
swordfish
kılıç
sabre
kılıç
colter (of a plow)
kılıç
claymore
kılıç
glaive
kılıç
saber
kılıç
(Denizbilim) sword fish
kılıç
brace
kılıç
cold steel
kılıç
falchion
kılıç
with the sword
kılıç
swords

Tom saw some interesting swords at the museum the day before yesterday. - Tom evvelki gün müzede bazı ilginç kılıçlar gördü.

He has swords and purse. - Onun kılıçları ve parası var.

kılıç
sword; saber
kılıç
tulwar
kılıç
brand
التركية - التركية
Keskin ve dar tarafı yukarı gelmek üzere, kılıçlama
kılıçlama
kılıç
Saban ökçesini oka bağlayan ağaç parçası
kılıç
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah: "Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı."- A. Ş. Hisar
Kılıç
(Osmanlı Dönemi) ADB
Kılıç
(Osmanlı Dönemi) SEYF
Kılıç
salur
Kılıç
(Osmanlı Dönemi) ŞEMAL
Kılıç
(Osmanlı Dönemi) ACUZ
Kılıç
nun
Kılıç
tig
Kılıç
(Osmanlı Dönemi) KAREN
kılıç
Ağrı ilinde bir geçit
kılıç
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silâh
kılıç
Yer tezgahında dokuma yapılırken atkı iplerini sıkıştırmak için kullanılan bir tarafı ince diğer tarafı kalın, ağaçtan yapılan araç
kılıcına
المفضلات