kütüklü

listen to the pronunciation of kütüklü
التركية - الإنجليزية

تعريف kütüklü في التركية الإنجليزية القاموس.

kütük
log

Tom tossed another log on the fire. - Tom ateşin üzerine bir kütük daha attı.

Tom slept like a log all night and most of the next day. - Tom bütün gece ve ertesi günün çoğunu bir kütük gibi uyudu.

kütük
billet
kütük
pig
kütük
(Askeri) mast
kütük
register no
kütük
balk
kütük
stub
kütük
enrollment
kütük
register
kütük
{i} stump
kütük
chopping block
kütük
{i} block
kütük
(Denizcilik) Moulded

Moulded depth of the vessel is 4.58 meters.

kütük
wood block
kütük
logbook
kütük
registry
kütük
stock
kütük
data set , file
kütük
ingot
kütük
record
kütük
enrolment
kütük
stump, stub; chump; vine-stock; ledger, register; file dosya
kütük
chump
kütük
calendar
kütük
stump, stub (of a tree or bush)
kütük
ledger, register
kütük
trunk (of a tree)
kütük
clog
kütük
boxwood
kütük
data set
kütük
file
kütük
timber
التركية - التركية
Afyonkarahisar ilinde bir yayla
kütük
Resmî kayıt defteri, ana defter
kütük
Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü
kütük
Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü: "Çamlıkları yarıyoruz, ağaçların kütüklerinden atlıyoruz, ne bir köy, ne bir ses var."- M. Ş. Esendal
kütük
Resmi kayıt defteri
kütük
Kesilmiş ağaç gövdesi: "Kenara iri zeytin kütükleri istif edilmişti."- R. H. Karay
kütük
Asma fidanı
kütük
Kesilmiş ağaç gövdesi
kütük
Kalın ağaç gövdesi: "Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur?"- H. E. Adıvar
kütük
Kalın ağaç gövdesi
kütük
Kütük demir
kütük
(Osmanlı Dönemi) aynı soya mensub insanların kaydedildiği büyük defter
kütük
Görgüsüz, kaba (kimse)
kütük
Nüfus kütüğü
kütük
Görgüsüz, kaba (kimse): "Biraz sonra bizim kütük kanepenin üstüne oturmuş, ayaklarıyla yerdeki yaprakları eziyordu."- H. E. Adıvar
kütük
Asma fidanı: "Kütüklerin üstündeki koruklara otlar tırmanan bahçeyi bir daha geçiyoruz."- F. R. Atay
kütüklü
المفضلات