kültürsüz

listen to the pronunciation of kültürsüz
التركية - الإنجليزية
uncultivated
uncultured, uneducated, lowbrow
uncultured

Tom is uncultured, isn't he? - Tom kültürsüz, değil mi?

uneducated
unenlightened
uncivilized
illiberal
lowbrow
philistine
kültür
{i} culture

He has studied the cultures of Eastern Countries. - Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.

He appreciates Japanese culture. - O, Japon kültürünün takdir eder.

kültür
thorough knowledge (of a particular subject)
kültür
culture (of microorganisms in media)
kültür
culture (of a particular society)
kültür
culture, refinement, cultivation
kültür
ethos
kültür
kultur
التركية - التركية
Kültürü olmayan: "Kültürsüz bir ifadeydi ama muhakkak maksadını gönüle hitap ederek anlatıyordu."- R. H. Karay
Kültürü olmayan
Kültür
(Hukuk) HARS
Kültür
ekin
kültür
Tarım
kültür
Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin: "Harf inkılabı, Türk kültür inkılabının temelidir."- E. İ. Benice
kültür
Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü: "Doğrusu, teknik ve kültür her gün biraz daha ilerlemektedir."- S. Birsel
kültür
Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü
kültür
Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme
kültür
Balıkların yapay yılla beslenme ve büyütülmesi
kültür
Tarihî, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddî ve manevî değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin
kültür
Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi
kültür
Bireyin kazandığı bilgi
kültürsüz
المفضلات