kâğıtçı

listen to the pronunciation of kâğıtçı
التركية - الإنجليزية
stationer
manufacturer or seller of paper
kâğıt
paper

The printer needs paper. - Yazıcıya kağıt lazım.

Japan consumes a lot of paper. - Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.

kağıt
folio
kağıt
cornet
kağıt
sheet

Bring me a sheet of paper, please. - Lütfen bana bir kağıt getir.

Please give me a sheet of paper. - Lütfen bana bir yaprak kağıt verin.

kâğıt
slip

I slipped on the paper and hurt my leg. - Kâğıttan kaydım ve bacağımı incittim.

üç kağıtçı
three kâğıtçı
kağıt
foolscap
kâğıt
card, playing card
kâğıt
document
kâğıt
paper; playing card; letter, note
kâğıt
paper; piece of paper
kâğıt
(Konuşma Dili) letter, note
التركية - التركية
Kâğıt yapan kimse
Kâğıt ve yazı gereçleri satan kimse
(Osmanlı Dönemi) VERRAK
(Osmanlı Dönemi) KIRTAS
kağıt
Menkul kıymetler borsasında işlem gören tahvil, hisse senedi gibi mali değeri olan senet
kağıt
Kâğıttan yapılmış: "Gece hafif rüzgârlarla sallanan kâğıt fenerlerin aydınlığında dans edilir."- A. Haşim
kağıt
Yazılı kâğıt yaprağı, pusula, tezkere
kağıt
İskambil kâğıdı
kağıt
Belge ve doküman
kağıt
Belge ve doküman: "... hâkim kararı olmadıkça ... kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz."- Anayasa
kağıt
Yazılı sınav kâğıdı
kağıt
Kâğıt para
kağıt
Kâğıttan yapılmış
kağıt
Menkul kıymetler
kağıt
Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak
kağıt
Yazılı kâğıt yaprağı, pusula, tezkere: "Belediye kâtibine bir kâğıt götürmüştü, dönerken kasabın çırağına rast geldi."- M. Ş. Esendal
kâğıtçı
المفضلات