Tom grubumuza katılmayı açıkça istemedi.
- Tom clearly isn't interested in joining our group.
Kulübümüzde bize katılmanıza itirazımız yok.
- We have no objection to your joining us in our club.
Gittikçe daha fazla öğrenci protestolara katılıyor.
- More and more students are joining the protests.
Bu şubat ayında bir piyano yarışmasına katılıyorum.
- I am joining the piano competition this February.
Kollajen, dokuların birleştirilmesine yardımcı olan bir proteindir.
- Collagen is a protein that aids the joining of tissues.
Bizim takıma katılmak ister misin?
- Would you like to join our team?
Beth'in ebeveynlerinin ne zaman misafirleri olsa, o, yetişkinlerin konuşmasına katılmak ister.
- Whenever Beth's parents have guests, she wants to join their adult talk.
Omuz kol ve gövdeyi birleştirir.
- Shoulder joins arm and trunk.
Kollajen, dokuların birleştirilmesine yardımcı olan bir proteindir.
- Collagen is a protein that aids the joining of tissues.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
- When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
These two rivers join in about 80 miles.
We joined our efforts to get an even better result.
... many more partners joining our journey. ...
... for joining us and thank you for having me ...