jildy

listen to the pronunciation of jildy
الإنجليزية - التركية

تعريف jildy في الإنجليزية التركية القاموس.

quickly
çabucak

Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk. - We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.

Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım. - Let's complete this picture quickly.

quickly
hızla

O hızla merdivenlerden yukarı gitti. - She quickly went up the stairs.

Onlar hızla evlerini terk ettiler. - They left their house quickly.

quickly
süratle
quickly
şipşak
quickly
çabuk

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var. - I need it as quickly as possible.

quickly
tez
quickly
acele

Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu. - At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.

Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek. - We will all die, some quickly, others will take their time.

quickly
yel gibi
quickly
şıp diye
quickly
hızlı şekilde

Tom elinden geldiği kadar hızlı şekilde merdivene tırmandı. - Tom climbed up the ladder as quickly as he could.

Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık. - We fixed that pretty quickly.

الإنجليزية - الإنجليزية
quickly