Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
- The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
Bir zamanlar hayatın bir şaka olduğunu, her şeyin de bunu gösterdiğini düşünürdüm. Artık biliyorum.
- Life is a jest, and all things show it, I thought so once, and now I know it.
Yeni saray soytarısıyla tanıştın mı?
- Have you met the new court jester?
Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
- The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
I shall not succumb to your jests!.
Your majesty, stop him before he makes you the jest of the court.
Surely you jest!.
He only tried to mimic the other's movements in jest.
He made a gesture of impatience.
- O bir sabırsızlık jesti yaptı.
This is an unprecedented gesture.
- Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
I just wanted to make a gesture.
- Sadece bir jest yapmak istedim.
Gestures are not used by them.
- Jestler onlar tarafından kullanılmaz.
In love, small gestures count more than big words.
- Sevgide, küçük jestler büyük sözcüklerden daha fazla sayılır.