Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

january 28th, 2003 license: commercial

listen to the pronunciation of january 28th, 2003 license: commercial
الإنجليزية - التركية

تعريف january 28th, 2003 license: commercial في الإنجليزية التركية القاموس.

date
tarih

Piknik için tarih belirleyelim. - Let's fix the date for the picnic.

Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03 - Date of last revision of this page: 2010-11-03

date
hurma/flör
date
{f} tarih koy
date
arkadaş

Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim. - I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning.

Erkek arkadaşım ve ben ilk buluşmamızda seks yaptık. - My boyfriend and I had sex on the first date.

date
hurma

Hurmayı bademle beraber yemeyi severim. - I like to eat a date with almonds.

Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı​​? - Which do you prefer, raisins, prunes or dates?

date
flört etmek

Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu. - Sami wanted to date Layla.

date
(Aİ) flört
date
{i} flört, flört edilen kişi
date
{f} bayatlamak
date
{f} zamanını belirlemek
date
{f} eskimek
date
{f} eskiden kalmak
date
tari

Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03 - Date of last revision of this page: 2010-11-03

Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü. - The date on the calendar was September 23, 1964.

date
{f} tarih koymak, tarih atmak
date
It dates from a thousand Milâttan bin sene evvelden kalma bir eserdir
date
(fiil) tarih atmak, zamanını belirlemek; çıkmak (Argo), flört etmek, buluşmak; eskiden kalmak, eski bir tarihten geliyor olmak, eskimek; bayatlamak
date
{f} tarihlendirmek
date
{f} buluşmak

Dan, Linda ile buluşmak bile istemiyordu. - Dan didn't even want to date Linda.

Yakında buluşmak için bir randevu verdik. - We made a date to meet soon.

date
{i} vade
الإنجليزية - الإنجليزية
date
january 28th, 2003 license: commercial
المفضلات