There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
The police didn't find anyone's traces.
- Polis kimsenin izlerini bulmadı.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
We found one large footprint and a couple of different size smaller footprints.
- Bir büyük ayak izi ve birkaç farklı boyutta daha küçük ayak izleri bulduk.
In Soviet Russia, television watches the audience!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
I like watching Code Lyoko.
- Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
The police have traced her to Paris.
- Polisler onu Paris'e kadar izledi.
The dog followed its master, wagging its tail.
- Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.
They followed the tracks the car had left.
- Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.
I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
- Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
I didn't see anybody following us.
- Bizi izleyen birini görmedim.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
- Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
I don't want to leave any paper trails.
- Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
- Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.
Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.