I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
The police have traced her to Paris.
- Polisler onu Paris'e kadar izledi.
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
Tom tried his best to cover his tracks so he could save face.
- Tom izlerini kapatmak için elinden geleni denedi böylece yüzünü kurtarabildi.
They followed the tracks the car had left.
- Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.